Propilende bulunan CH3 grubu etilen
molekülünden farklı olarak molekülün asimetrik olmasını sağlar. Polimerizasyon
koşullarına bağlı olarak polimer zincirlerindeki CH3 gruplarının
dizilişleri de farklı olur; yapısal farklılık değişik özelliklerde polipropilen
termoplastikler elde edilmesini sağlar.
Polipropilen ilk defa 1950 yıllarında Karl
Ziegler (Alman) ve Giulio Natta tarafından propilenin polimerizasyonuyla elde
edildi. Polimerizasyon bu iki araştırmacının adıyla anılan Ziegler-Natta
katalizörleriyle gerçekleştirildi; titanyum tetraklorür (TiCl4)-trietil
aluminyum klorür (AlCl3) kombinasyonları. Polimerizasyon ürünleri
çoğunluğu izotaktik yapılı, çok az ataktik ve sindiyotaktik yapılar bulunan
polipropilendir. (Bak. Koordinasyon Polimerizasyonu)
1980’li yılların ortalarında kadar
polipropilen üretimi Ziegler-Natta katalizörleriyle yapıldı; bu yıllarda
metallosen katalizörlerinin geliştirilmesi ve 1991 yılında ticari bir katalizör
olarak kullanılmaya başlanmasıyla saf sindiyotaktik polipropilen üretimi
başladı. Sindiyotaktik polipropilan daha yumuşaktır, fakat daha berrak bir
görünümü vardır. İzotaktik polipropilen yerine kullanılamasa da film, tıbbi
gereçler, yapıştırıcılar ve ekstruzyon ürünleri yapımında kullanılan diğer
polimerlerle rekabet edebilecek özellikler içerir.
Polipropilen, katalizörün türüne bağlı
olmaksızın gaz fazı veya sıvı faz polimerizasyon yönlemlerine göre
polimerleştirilebilir.Şekil-1’de son yıllarda uygulanan bir gaz fazı
polimerizasyon prosesini göstermektedir. Propilen (%99.5’den daha saf) hidrojen
ve katalizörle beraber sürekli olarak karıştırılan polimerizasyon reaktörüne
verilir; polimerizasyon reaksiyonları (polimer zincirle zincirlerinin uzunluğu)
ortamdaki hidrojen miktarı ve sıcaklıkla kontrol edilir.
Şekil-1: Polipropilen üretimi
akım şeması
Bu prosesten alınan ürün akımının diğer bir
reaktörde etilen ve ilave propilenle reaksiyona sokulmasıyla ‘blok yüksek darbe
kopolimerleri’ denilen ve etilen ve propilen polimerlerinin karışımı olarak
tanımlanabilen polimer türleri üretilir. Polipropilen fabrikalarının çoğu pazar
talebine göre hem homopolimer ve hem de kopolimer üretebilecek şekilde dizayn
edilir.
Reaktör sisteminden
çıkan karışım (veya kopolimer) toz halindedir; polipropilen, AlCl3, TiCl3 ve diğer
katalizör kalıntıları biraradadır. Toz ürün akışkan yataklı deklorinasyon
reaktörüne verilerek nitrojen, propilen oksit ve su ile reaksiyona sokulur;burada
katalizör kalıntıları suyla reaksiyona girerek hidroksitlere ve hidroklorik
aside dönüşür:
- Hidroksitler daha sonra oksitler ve su vererek parçalanır, oksitler
toz polimer içinde dağılmış olarak kalırlar,
- Hidroklorik asit propilen oksitle reaksiyona girerek propilen
klorhidrin oluşturur; bu akım bir kostik sıyırıcıdan geçirilerek klorhidrin
tekrar propilen oksite dönüştürülür ve sisteme resaykıl edilir.
Akışkan yataktan çıkan temizlenmiş toz
gerekli katkı maddeleri içeren masterbeçle
karıştırılır. Bu karışım ergitilir ve ekstrudere verilerek granüllere dönüştürülür.