Hidrojen ve Yakıt Pilleri (hydrogen and fuel cells)

Hidrojen “su yaratıcı” anlamında bir sözcüktür. Saf hidrojen (H2) yapay bir maddedir; doğal olarak yeryüzü atmosferinde sadece 1 ppm gibi eser miktarlarda bulunur, oysa Jüpiter’in %75’i, Evrendeki atomların %90’ı hidrojendir. Yeryüzündeki hidrojen su molekülünde, canlılarda ve fosil maddelerde bulunur.

Hidrojeni 1520’de ilk defa Paracelsus kullandı, element olarak keşfi ise 1766 yılında İngiliz fizikçi Henry Cavendish tarafından gerçekleştirildi. Antoine-Laurent de Lavoisier, bu elemente 1781 de, havada yandığı zaman su meydana geldiğinden Yunanca su anlamına gelen ‘hidro’ ile oluşum anlamındaki ‘genes’ terimlerinin birleştirilmesiyle ‘hidrojen’ adını verdi ve ilk hidrojen gazı 1782 de Jacques Charles tarafından üretildi.

Hidrojen, geçmişten yakın zamana kadar endüstriyel bir kimyasal madde olarak kullanılmıştır; en yaygın kullanım alanı rafinerilerde hampetrolün işlenmesi prosesleridir. Hidrojenin bir kimyasal madde olmasının dışında, bir enerji kaynağı olarak kullanılabildiği teknolojilerin geliştirilmesi çağımızın önemli buluşlarındandır; 19. Yüzyılda Jules Verne de, bilim adamlarımız günümüzde gerçekleştirdiği bu gelişimi öngörerek, gelecekte hidrojenden bir enerji kaynağı olarak yararlanılabileceğini söylemiştir.

Yakıt pili teknolojisinin 150 yıllık bir geçmişi vardır. İlk yakıt pili 1839’da Sir William Grove tarafından yapıldı; Grove, elektrolizle su hidrojen ve oksijene ayrılabildiğine göre, bunun tersinin de gerçekleşebileceğini, yani hidrojen ve oksijenin birleştirilerek elektrik üretilebileceği varsayımından hareketle, daha sonra ‘yakıt pili’ olarak adlandırılacak olan ilk gaz bataryasını yaptı. Grove nitrik asite daldırılmış bir platin elektrotla çinko sülfata daldırılmış bir ve çinko elektrot kullanarak 12 amper ve ~1.8 voltluk akım veren bir pil yaptı. 1893 de Friedrich Wilhelm Ostwald elektrotlar, elektrolit, oksidasyon ve redüksiyon maddeleri, anyonlar ve katyonlarla ilgili ilişkileri deneysel olarak saptadı. Daha sonra William White Jaques elektrolit banyosunu fosforik asitle değiştirdi ve bu sisteme “Yakıt Pili” adını verdi. 1920’li yıllarda Almanya’da çeşitli araştırmalar yapıldı, karbonat saykılı ve katı oksit yakıt pilleri üzerinde çalışıldı. NASA 1960 yıllarında uzay araçlarında elektrik üretimi için alkali yakıt pillerini kullanmaya başladı.

Yakıt pilleri kullanılan elektrolitlere göre adlandırılır. En çok uygulaması olan beş farklı elektrolit vardır; bunlar, proton değiştirici membran, fosforik asit, alkali, ergimiş karbonat ve katı oksit elektrolitlerdir; yakıt pilleri, sırasıyla, PEMFC, PAFC, AFC, MCFC, SOFC dir. Aşağıda, kısaca, bu pillerin araştırma tarihçeleri verilmiştir:

  • PEMFC: Thomas Grubb, Leonard Niedrach, General Electric (1960’ların başları); General Electric (1970’ler); The British Royal Navy (1980); Los Alamos National Lab and Texas A&M University (1980-1990’lar)
  • PAFC: William Grove (1839-1842); G. V. Elmore ve H. A. Tanner (1961); California Research Corporation; Surface Processes Research and Development Corporation (1963); George J. Young (1959 - 1961); Karl Kordesch, R. F. Scarr, Union Carbide (1960-1970)
  • AFC: Francis Thomas Bacon, Britanya (1930 sonları); U.S. Air Force destekli, Allis-Chalmers Traktörleri (1959); Union Carbide (1950 sonları-1960)
  • MCFC: Emil Baur, H. Preis, İsviçre (1930’lu yılların sonu); O. K. Davtyan, Rusya; (1940’lar); G. H. J. Broers, J. A. A. Ketelaar, Hollanda; (1950’li yılların sonu, 1960); Francis T. Bacon (1960); Texas Instruments (1964)
  • SOFC: Emil Baur, H. Preis, İsviçre (1930’lu yılların sonları); O. K. Davtyan, Rusya (1940’lar); Central Technical Institute ,Hollanda (1950’li yılların sonları), Consolidation Coal Company, Pennsylvania (1959); General Electric, New York (1959)



GERİ (hampetrolden petrokimyasallara)