M. Ö. 1500 yıllarında buhurdanlarda çok yavaş yanan,
tehlikeli patlamalara yol açmayan sıvı yağlar kullanıldı. Sonra bunun yerini,
bugün kullandığımız gazyağlı fenerlerine benzeyen, kapiler etkisiyle
alevlenebilen sıvının fitile çekilerek yandığı fitilli yağ lambaları aldı
Yeraltındaki yağ kalıntılarını tuz kuyularında ilk keşfeden Çinlilerdir. M. Ö.
600’de Confucius, Tiberya sınırları boyunca 100 feet derinlikte su ve doğal gaz
bulunduğunu yazmıştır; petrol ve gaz, kuyulardan bambudan yapılmış boru
hatlarıyla taşınmıştır.
İlk petrol kuyusunun 4. yüzyılda (veya daha önce) Çin’de
açıldığı, derinliğinin 800 feet kadar olduğu ve sondajın bambulara bağlanmış
kazıcı bazı uçlarla yapıldığına dair yazıtlar vardır.
8. Yüzyılda yeni kurulmakta olan Bağdat sokakları, bölgedeki
doğal yataklardan kolaylıkla çıkarılabilen katranla kaplandı. 9. Yüzyılda
Azerbaycan Baku’de hampetrol işlemesine başlandı ve nafta denilen hafif
fraksiyon elde edildi. Bu bölgeler 10. yüzyılda coğrafyası Masudi, 13. yüzyılda
Marco Polo tarafından tanımlandı.
Romalılar, savaşlarda silah olarak alevlenebilen kaplar
kullandılar. M. S. 1500’lü yıllarda Leonardo da Vinci hayali bir sondaj
makinesi çizdi, Çinliler 2000 feetten daha derine inen kuyular kazdılar.
Rus Çarı Büyük Petro, 1723 yılında İran’ın Baku Hanlığını
ele geçirdikten sonra petrol önemli bir ticari mal oldu; özel kuruluşlara
petrol arama, rafinasyon ve satış izni verdi.
1800’lü Yılların başında Amerika’da özel sektör kurdukları
barajlar yoluyla petrolü su üstünde yüzdürerek batı Pensilvanya'da Oil Creek
(Petrol Körfezi) diye adlandırılan bir alana taşıdılar. Su yüzeyinde toplanan
petrol, suya daldırılan battaniyelere emdirilip alınarak galonu 2 dolara satıldı.
Nafta, ilk su geçirmez yağmurlukların yapımda kullanılan
temel madde oldu; 1823’de Britanya’da, naftada çözünmüş lastikle kaplanarak
normal pamuklu kumaşlardan su geçirmez kumaşlar imal edildi.
Doğal gazlı sokak lambaları 1816’da önce İngiltere’de, sonra
Baltimore ve Maryland’de devreye girdi. Beş yıl sonra William Hart Amerika’nın
ilk başarılı sondaj kuyusunu Fredonia, New York’ta (27 feet derinlikte) açtı.
Fakat, sokak aydınlatmasında doğal gazın yaygınlaşmasına karşın, evler ve
işyerlerindeki aydınlatmada hala balina yağı kullanımı devam etti. 1840’larda
balina neslinin azalmasıyla yağ fiyatlarının çok yükselmesi, alternatif daha
ucuz bir madde ihtiyacını doğurdu. İlk modern petrol kuyusu sondajı, 1848’de
Baku’nün kuzey doğusunda Aspheron Peninsula’da Rus mühendis F.N.
Semyenov tarafından yapıldı.
Modern petrol tarihçesi 1853 yılında petrolün distilasyon
prosesinin keşfiyle başlar; hampetrol, Polonyalı bilim adamı Ignacy Lukasiewicz tarafından distillenerek
gazyağı elde edildi. Ertesi yıl güney Polonya’da Krosno
yakınındaki Bobrka’da ilk "rock oil" ("petr-oleum")
madeni çıkarıldı ve bir distilasyon sisteminden oluşan ilk rafineriyi yine Ignacy Lukasiewicz Ulaszowice’de kurdu. Bu keşif dünyada hızla yayıldı ve Meerzoeff ilk Rus rafinerisini Baku’de 1861’de kurdu.
İlk ticari petrol kuyusunu ise 1858 yılında Kanada
Ontario’da James Miller Williams açtı. Amerikan petrol endüstrisi Edwin Drake'in
Titusville, Pennsylvania yakınında
1859’daki petrol yatağı keşfiyle başlar.
Kaliforniyalılar, doğal sızıntılarından hampetrolü
distilleyerek ayırdılar ve dini yerlerin aydınlatılmasında kullandılar. O
sıralarda, eczacı ve tuz madencisi Samuel Kier Pensilvanya hampetrolünü rafine
ediyor ve yaralar, isilik, sivilceler, kaşıntılar ve diğer cilt sorunları için
mucize ilaç olarak satıyordu. Nihayet birisi Kier’in mucize ilacını Yale
Üniversitesindeki kimyacılara gönderdi. Araştırmalar sonucu ilacın tedavi edici
özelliğinin olmadığı, maddenin rafine edilmiş, şimdi gazyağı denilen bir ürün
olduğu rapor edildi.
Gazyağı lambalarının keşfi (1854), İlk Amerikan petrol
şirketi, Pennsylvania Rock Oil Company’nin oluşumuna yolaçtı. Beş yıl sonra
demiryolu kondüktörü Edwin Drake Titusville’de (Pennsylvania) bir kuyu açtı ve
70 feet derinlikte petrol buldu. Modern petrol endüstrisinin ‘doğumu’ olarak
nitelendirilen çıkarılan ‘siyah altın’ın varili 20 dolara satıldı. Drake’in tek
kuyusundan elde edilen petrol, Romanya’nın 1650’de açtığı ve Avrupa’nın ana
petrol kaynağı olan sığ rezervuarlardan sağlanan, tüm ticari üretimini aştı.
1910 Yılına kadar dünyanın çeşitli bilgelerinde endüstriyel
üretime elverişli petrol sahaları keşfedildi;
Kanada, Hollanda Doğu Hint Adaları (Sumatra, 1885), İran (1901), Peru,
Venezüella ve Meksika,
İç yanmalı motorların keşfi petrol ürünlerine olan
gereksinimi artırdı. 1900’lerin ilk yıllarında otomobillerde benzinli
motorların kullanılmasına kadar benzin, hampetrolden distilasyonla gazyağı elde
edilirken çıkan bir atık maddeydi. Daha sonra benzin ve dizel yakıtlarıyla
çalışan çiftlik araçları yapımına yönelindi ve bunların kullanımı yaygınlaşarak
ziraatta yüksek verimlere ulaşıldı.
Petrolün keşfi ve hızla gelişen rafinasyon yöntemleriyle
üretilen yakıtlar, 1950 yıllarına kadar dünyadaki en önemli yakıt olan kömürün
yerini almaya başladı.
Bilim adamları daha ileri rafinasyon yöntemleriyle petrolden
sentetik kimyasal maddelerin (petrokimyasallar) elde edilebilmesi için
araştırmalara başladılar; zirai ürün verimini artıran suni gübre maddeleri ve
ilaç sanayii için sulfa ilaçların üretiminde kullanılacak maddeler elde edildi,
ipeğin yerini alan ilk sentetik madde, naylon üretilerek çorap yapımında
kullanıldı.
Türkiye’de Petrol
Maden Tetkik Arama (MTA)
tarafından 1940 yılında Raman dağında petrol bulununca, Maymune Boğazında 1942
yılında Raman Deneme Tasfiyehanesi kurulmuş ve 1945’de Batman'daki Pilot
Rafineri faaliyete geçinceye kadar çalışmıştır. Bunu takiben 1951 yılında
Garzan'da yeni bir petrol sahası bulundu.
Günümüzde petrol üretim
alanları Güneydoğu Anadolu’da Batman-Siirt (Raman, Beşiri, Kurtalan, Yanarsu,
Baykan, Magrip, Çelikli Germik) Diyarbakır (Kurtkan, Kayaköyü, Sincan),
Gaziantep (Adıyaman, Bölüklüyayla, Kahta, Piyanko) ve Adana çevresindedir
(Bulgur Dağı).
GERİ (hampetrolden petrokimyasallara)