Akciğerlere ulaşan havadaki partiküller hariç, vücuttaki
nanopartiküllerin davranışı hakkında bilgi hala azdır. Nanopartiküllerin
sağlıkla ilgili değerlendirilmesinde, yaş, solunum yolu problemleri ve diğer
kirleticilerin varlığının bazı sağlık etkilerini değiştirebileceği gerçeğini
dikkate alınmalıdır.
|
Toksikolojik Testler
Nanopartiküllerin toksikolojisinde doz-cevap ilişkileri
dikkate alınması gereken önemli bir problemdir. Toksikolojide, paradigma
vardır; bunlar, bireyin maruz kaldığı maddenin kütlesi ile sağlık etkilerinin
ilişkili olduğunu ve birikmiş bir kütlenin dahili veya organ dozu/ maruziyeti
ile sonuçlandığını göstermektedir. Nanopartiküller için konsantrasyon sayısı ve
elde edilen toplam yüzey alanı biyolojik sistemlerle etkileşimleri belirler.
Ortam hava kirliliğinin bir parçası olarak nanopartiküllerin
olumsuz sağlık etkileri için çeşitli hipotezler önerilmiştir; bunlardan
bazları:
Partikül özellikleri:
1. Hücreler
ve dokular ile etkileşimler için geniş yüzey alanının önemi
2. Biyomoleküllerle
kompleks oluşumu
3. Daha
büyük partiküllere göre artan radikal türlerin oluşumu
4. Artan
oksidatif stres
5. Hücresel
DNA hasarının başlatılması
6. Lipit
peroksidasyonu ile oksidatif stresin başlatılması
Dağılım:
- Boyutlara
bağlı birikim özellikleri
- Solunum
epitel hücrelerinin alımı
- Geçiş
boşluklarına artan erişim
- Sistemik
sirkülasyona erişim
Organ sistemi etkileri (bağışıklık ve inflamatuar sistemlere
etkileri dahil):
- Makrofajların
fonksiyonunun azalması, partiküllerin fagositozunun azalması, makrofaj
hareketliliğinin azalması, sitoskeletal fonksiyon bozukluğu
- Proinflamatuar
aktivitenin artması, sitokin (ve diğer aracılar) indüksiyonu
- Kalp
fonksiyonları ve vasküler homeostaz üzerindeki yan etkiler
Nanopartiküller ve nanopartikül formülasyonları için verilen spesifik özelliklerin ışığında, genellikle ürünlerin toksisitesini belirlemek için yapılan analizler, nanopartiküllerin tüm olası olumsuz etkilerini tespit etmek için yeterli olmayabilir. Ancak, standart ve düzenleyici testlerin doğası ve sadeliği göz önünde bulundurulduğunda potansiyel çevresel etkilerin değerlendirilmesi için bu durum söz konusu olmayabilir. Nanopartiküller reaktivite ve çözünürlük bakımından farklılık gösterebilir ve her türlü endojen protein, lipit, polisakkarit ve hücre ile etkileşime girebilir.