Vuruntu: İç
yanmalı ve kıvılcım-tutuşmalı bir sistemde normal yanma bir kıvılcımla
başlatılır; alev, tüm yakıt tükeninceye kadar
yanma odacığında hızla ve düzgün bir şekilde dağılarak dolaşır. Yanma
normal olmadığı zaman vuruntu (uçak endüstrisinde patlama da denir) denilen
bir ses oluşur; yanmamış yaktın bir kısmı alev temasında değil de
kendiliğinden tutuşur ve hızla yanar. Bunun sonucunda silindir basıncındaki
artış duyulan çarpma sesine neden olur.
|
1950’lerde yüksek oktan sayılı, dolayısıyla yüksek kurşun
bileşikleri içeren benzin üretimine ağırlı verilmişken, 1970-1990 arasında
otomobillerde, çevre kirliliğine önlem olarak konulan eksoz katalizörlerini
zehirlemesi nedeniyle benzin formülasyonları değiştirilerek kurşunlu
bileşiklerin kullanılması azaltıldı, oktan sayısı az miktarda aromatik
hidrokarbonlarla yükseltildi. Daha sonra benzin formülasyonlarında oktan
sayıları çok yüksek olan oksijenatlar kullanılmaya başlandı.
Benzin, petrolün rafinasyonuyla elde edilen ürünlerden en
önemlisidir. Otomotiv sanayiinin gelişmesiyle benzinin karakteristikleri de
sürekli olarak geliştirilmektedir. Benzinin motorlarda karşılaması gereken bazı
temel özellikler,
1.
Motor soğukken kolaylıkla çalışmalı, hızla
ısınmalı ve tüm koşullar altında çalışmasını düzgün bir şekilde sürdürmelidir.
2.
Motor, vuruntu yapmadan çalışmalı ve yeterli
gücü verebilmelidir.
3.
Ekonomik olmalı, düşük emisyon yaratmalıdır.
4.
Motorda depozit ve kirlilik bırakmamalı, yakıt
sisteminde korozyon yapmamalıdır.
Kömür, shale oil, katran kumu ve hatta atık plastikler ve
kauçuktan benzin üreten çeşitli teknolojiler vardır; ancak bu prosesler
karmaşık ve çok pahalıdır. Petrol (veya hampetrol) benzin üretiminde kullanılan
temel hammaddedir.
İnsanlığın uçaklarla tanışması 20. yüzyılın başlarında büyük
ve taşınabilir güç kaynakları olan iç yanmalı motorların keşfiyle başladı. İlk
pistonlu uçak motorları (1903-1918) benzinli otomobil motorlarına benzerdi ve
yakıt olarak ta oto benzini kullanılırdı. Daha sonraki yıllarda uçak motoru
teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak uçak benzinleri de geliştirildi.
Her yeni uçak motoru teknolojisi daha farklı ve yüksek özellikler içeren
yakıta, her geliştirilmiş yakıt da yeni motor teknolojilerinin araştırılmasına
yolaçtı. Sonuçta motor üreticiler ve kullanıcıların her geçen yıl daha kaliteli
yakıta gereksinimi doğdu. Uçak benzininin karşılaması gereken ilk talep motorun
vuruntusuz çalışmasını sağlayan anti-vuruntu özelliğinin artırılmasıdır. Bu
yönde yapılan araştırmalarla yakıtla uyumlu ve yakıtın anti-vuruntu özelliğini
yükselten kurşun organometalik bileşikleri geliştirildi. 1930’lu yıllarda oktan
sayısı en az 87 olan uçak benzinleri
üretildi.
II. Dünya Savaşı sırasında ve takip eden yıllarda pistonlu
uçak motorların geliştirilmesiyle değişik oktan sayılı uçak benzinleri “avgaz”
üretilmeye başlandı: 87, 100/130 ve nihayet yüksek performanslı motorlardan
maksimum gücün alınabilmesi amacıyla 115/145 oktanlı ürünler yapıldı (1944).
(Aynı yıllarda türbinli uçak motorlarının da üretilmeye başlanmasıyla benzinli
motorların yerini, önce askeri alanlarda sonra da sivil havacılıkta jet
motorları almaya başladı.
Bugün kullanılmakta olan avgaz yakıtı üç değişik
derecededir; 80, 100 ve 100LL, ve ASTM D 910 şartnamesiyle standardize
edilmiştir. Avgazı daha çok küçük uçaklar, hafif helikopterler ve az sayıda da
olsa sivil ve askeri taşıma uçakları kullanmaktadır.
GERİ (hampetrolden petrokimyasallara)