İlaç Taşıyıcı Olarak Kullanılan Nanopartiküllerin Sağlığa Etkileri Nelerdir?


İlaç taşıyıcıları olarak kullanılan nanopartiküllerin amacı, ilacın kendisinde ve diğer organlar üzerindeki zararlı etkilerini veya her ikisini de azaltmak için, ilacın daha fazlasının hedef hücrelere ulaştırılmasıdır. Bununla birlikte, ilacın toksisitesini nanopartikülden ayırmak bazen zordur.


İlaç Taşıma için Partiküller

Nanoyapılar ve nanopartiküller ilaç formülasyonunda veya ilaç taşıyıcı olarak kullanılabilir. Nanopartikülleri içeren birçok farklı formülasyon, ilaç taşıma amaçları için kullanılmıştır. Tipik örnekler olarak, albümin, poli (D, L-laktik-ko-glikolit) asit (PLGA), katı lipit formülasyonları, setil alkol polisorbat nanopartiküller, hidrojeller, altın, polialkilsiyanoakrilat kompozitler, magnetik demir oksit, metoksi poli (etilen glikol) poli( ε-kaprolakton) ve jelatin sayılabilir.

Dağıtım

İlaçların nanopartikül kapanlanmasının amacı, ya hücrelere daha iyi ulaştırılması ve alınması ve/veya serbest ilacın hedef olmayan organlara olan toksisitesinin azaltılmasıdır. İntravenöz yoldan uygulama için, uzun sirkülasyonlu ve hedefe-özgü nanopartiküller gereklidir. Sorunlardan biri, karaciğer ve dalakta olduğu gibi mononükleer fagositik sistemdeki nanopartiküllerin kapanlanmasının kaçırılmasıdır.

Poli(etilenglikol) ile yüzey modifikasyonu, mononükleer fagositik sistem tarafından tanıma ve fagositozu önleyerek dolaşımda uzun bir süre varlığına neden olmuştur. Terapötik etkinliğin azaltılmasının yanı sıra, karaciğer kapanlanması da karaciğer fonksiyonu üzerinde bir etkiye sahip olabilir. Siyanoakrilat ve polistiren nanopartiküller için (sırasıyla yaklaşık 214 nm ve 128 nm) geçici karaciğer değişiklikleri tek ve kronik intravenöz uygulamadan sonra gözlenmiştir. Enflamatuar yanıtlar, hepatositler tarafından akut faz protein a1-asit glikoproteininin salgılanması ile tanımlanmıştır.

Hücreiçi (intracellular) Alım

130 nm altındaki boyutunda poli (laktik asit - glikolik asit), kapsülleme, bir foto-hassaslaştıncının hücresel alımını arttırmış, bu da in vitro olarak sitotoksisitenin artmasına neden olmuştur. Bu çalışmada serbest nanopartiküllerin toksisitesi belirlenmemiştir. Yüzey yükü gibi kimyasal özellikler, hücrelerdeki nanopartiküllerin kaderini belirleyebilir. PLGA nanopartiküllerin hücreler tarafından endositozla alındığı bulundu. Nanopartiküller, aşılama için plazmid DNA uygulaması dahil, gen verilmesi ve kanser terapi için kullanılabilir.

Hücresel Hedefleme

Gözdeki retinal epitelyum hücrelerine spesifik hedefleme mümkündür. Çok küçük kuantum noktalar için (<10 nm), akciğerlerin ve tümörlerin vaskülatürüne yönelik peptitle kaplanmış kuantum noktalarının spesifik hedeflemesi yapılmıştır. PEG (polietilenglikol) kaplama, karaciğer ve dalak retiküloendotelyal sistemi tarafından kabul edilmemiş, buna karşılık, PEG ile kaplanmış yaklaşık 40-50 nm magnetik nanopartiküller endositoz tarafından oldukça iyi bir şekilde alınmıştır. Nanopartiküllerin yüzey modifikasyonları, hücresel adhezyon ve invazyon ve transselüler transport açısından ilaç hedefleme gibi tıbbi uygulamalar için olanaklar sunar.

Organlara Özel Hedefleme

Farmasötik formülasyonlarda nanopartiküllerin kullanımının avantajlarından biri, kan beyin bariyerini (BBB) geçme potansiyelidir. Ancak, bu aynı zamanda potansiyel beyin toksisitesi açısından nanopartiküllerin sistemik uygulanması için büyük bir dezavantaj da olabilir. İlaç dağıtımının beyinde gerçekleşmesi için ilacın nanopartiküllere fiziksel ilişkisi gereklidir. Farklı yüzey özelliklerine sahip nanopartiküller değerlendirildiğinde, nötral nanopartiküller ve düşük konsantrasyonlarda anyonik nanopartiküllerin BBB bütünlüğü üzerinde hiçbir etkisi bulunmazken, yüksek konsantrasyonlarda anyonik nanopartiküller ve katyonik nanopartiküller BBB için zehirlidir. Düşük konsantrasyonlarda anyonik nanopartiküllerin beyin alım oranları, aynı konsantrasyonlarda nötr veya katyonik formülasyonlardan daha üstündür: toksisite ve beyin dağılımı profillerindenanopartikül yüzey yükü dikkate alınır.

Toksisite

İlaç taşıyıcıları olarak nanopartiküllerin kullanımı, ilaç ve nanopartikül toksisitesi arasındaki ayrımın her zaman yapılamamasına rağmen, ilacın toksisitesini azaltabilir. Altın nanopartiküllerin yapısı ve özellikleri, çok çeşitli biyolojik uygulamalar için yararlıdır. Bununla birlikte, toksisite, bu sistemleri kullanarak yüksek konsantrasyonlarda gözlenmiştir. 2 nm altın partikülleri katyonik partiküllerin orta derecede toksik olduğunu, oysa anyonik partiküllerin nispeten toksik olmadığını göstermiştir. Bu çok küçük boyutlu altın nanopartiküllerin, tümör tedavisi için farelere uygulandığında toksik olmadığı bulunmuştur.