Biyouyumlu kaplama, biyolojik objelere karşı inert olan ve biyolojik
olmayan objelerin vücut dokularına entegrasyonunu kolaylaştıran kaplamalardır.
Başlangıçta, biyouyumlu kaplamanın anlamı, dokular ve bir organizma için
bir bütün olarak güvenlidir ve iltihap, ret, nekroz veya apoptoza neden olmayan
kimyasal ve biyolojik olarak inert maddelerdir. Bu nedenle, kanla kalıcı temasa
sahip olan implantların nanometre kalınlığında karbon filmlerle kaplanması, kan
proteinleri ve trombositlerin yapışmasını azaltır ve böylece kan pıhtı oluşum
riskini azaltır. Demir oksit süperparamagnetik nanopartiküllerinin bir altın
tabakasıyla kaplanmasıyla, biyouyumlu tanısal ve terapötik nanopartiküler
üretilir. İlaç ve gen terapisinde, nanokonteynerlerin polietilen glikol kaplaması,
onları bağışıklık sisteminin hücreleri tarafından tanınması ve tahrip
edilmesinden maskeler ve kan dolaşımında dolaşım süresinin artmasını sağlar.
Son zamanlarda, biyolojik olmayan malzemelerin canlı dokulara aktif
integrasyonu, biyouyumlu malzemeler alanında yeni bir yaklaşım olarak ortaya
çıkmıştır. Böyle bir
integrasyon, örneğin vücut dokuları ile uzun ve güvenilir bir temas sürdürmek
zorunda olan yapay eklemlerin implantasyonu için oldukça önemlidir. Femur
kemiğiyle teması geliştirmek için metalik kalça eklem protezi, kemik dokusunun
bir kalsyum bileşeni olan, hidroksilapatit bazlı seramiklerle kaplanır. Kalça
artroplastisindeki çok işlevli yüzeyler, aynı anda veya ardarda çeşitli
biyolojik ve mekanik görevlere cevap vermek üzere tasarlanmıştır; tepki, üretimde
kullanılan kaplamaların spesifik özelliklerine bağlıdır (Şekil).
Metal veya plastik
implantların biyolojik dokuya entegre edilmesine yönelik bir başka yaklaşım,
hücre eksrtaselüler bileşenlerin (fibronektin, kollajen, vb.) kaplanmasıdır.
Fibronektin proteini, bağ dokusu hücresinin yabancı maddelere yapışmasını
uyaran bir doku yapıştırıcı rolü oynar. Mikro gözeneklerin ve mikroyapının
biyolojik kaplamayla birlikte biyolojik olmayan yüzeyin üzerinde oluşturulması
da entegrasyon prosesini geliştirir. Dolayısıyla, biyolojik inert malzeme yüzeyinin
spesifik modifikasyonu biyolojik uyumluluğunu önemli ölçüde artırabilir ve
biyoaktif bir malzemeye dönüştürebilir.