Temel ‘Nano Etkiler’ (basic 'nano effects')

Bir sistemin boyutları değiştiğinde fiziksel özelliklerinin nasıl değiştiğini tanımlamada ‘ölçekleme kanunları’ kullanılır. Ölçekleme kanunları fiziğin temeli olup modern bilimin ilk aşamalarından beri geçerliliğini korurmaktadır. Galileo 1638’de yayımlanan kitabında (Dialogues Concerning Two New Sciences) bazı önemli ölçekleme sonuçları vermiştir: Bir objenin ölçeği büyütüldüğünde, alanı karesiyle hacmi ise küpüyle orantılı olarak artar; alan ve hacim arasındaki oran boyut nedeniyle değiştiğinden objenin özellikleri de boyutun değişmesiyle değişir.

Örneğin, bir kenarı L uzunluğunda olan bir küp büyütüldüğünde, V = hacim, A = alan, D = yoğunluk, g = yerçekimi ivmesini gösterdiğinde, s = küp tabanındaki gerilim,

V = L3               A = L              s = g D L

Bu eşitlik, aynı malzeme kullanıldığında sabit bir gravitasyonal alan içinde küpün tabanındaki yapısal gerilimin, objenin yüksekliğindeki değişiklikle doğru orantılı olduğunu gösterir.




Çok çok küçük malzemelere inildikçe fizik kanunlarında ölçekleme özelliğinin önemi atar.

Nanoskalada kütle ve ısı kapasitesi önemsiz duruma gelirken, örneğin yüzey kuvvetlerinin alanla ölçeklenmesi dominant konuma yükselir.

Bir substansın (spesifik bileşim ve spesifik özelliklere sahip madde, her saf element, her saf bileşik) makroskobik fiziksel özellikleri, bunun saf bir örneğinin incelenmesiyle tayin edilir; örnek miktarı, normal laboratuvar koşullarında ölçüm yapılabilecek büyüklüktedir. Herhangi bir maddenin bir mollünde 6.022 x 1023 molekül bulunur. Örneğin bir mol su 18 gramdır, milyarlarca ve milyarlarca molekül içerir. Suyun tayin edilen kaynama noktası tüm moleküllerinin ortalama bir değeridir ve su molekülleri için doğrudur. Ancak böyle bir gerçeklik pek çok malzeme için geçersizdir, doğru değildir. Bir malzeme boyutu küçüldükçe ve nanoskala seviyelere inildikçe tamamiyle farklı özellikler gösterebilir; farklı ergime noktası, farklı iletkenlik, v.s. gibi. Bunun nedeni nanoskalada Newtonian fiziğinin artık geçerli olmaması, yerini kuantum mekaniğinin almasıdır.

Nanobilime çoğu zaman ‘küçüklüklerin bilimi’de denir. Küçük nedir? Nanoboyut nedir? Nanoboyutlu malzemelerin özellikleri neden geleneksel malzemelerden farklıdır? Cevaplarını arayacağımız bu ve benzeri soruların açıklaması, burada sadece bazı temel yönlerine değinilecek olan kuantum fiziğindedir. Burada bu etkilerin arkasındaki kuantum fiziği teorilerden değil, malzeme özelliklerine etkiyen ve değiştiren içeriklerine odaklanılmıştır.

Nanoskaladaki malzemeler tek atomlar olmayıp, az sayıda atom kümeleri (cluster) ve moleküllerdir; örneğin, 3.5 altın atomu veya sekiz hidrojen atomu sıraya dizildiğinde 1 nanometre uzunluktadır. Bir glukoz molekülü ~1 nm boyutundadır.

Nanomalzemeler, karşılaştığımız diğer ‘küçük’ objelerle kıyaslandığında ‘farklı küçüklükler’olarak ifade edilebilir. Nanomalzemeler elektronlar ve tek atomlar kadar, bir hücre veya bakteri kadar küçük değildir. Nanoyapılar el-yapımı en küçük objelerin (son jenerasyon transistörler) ve en büyük yaşam moleküllerinin (DNA ve proteinler gibi) kesişme noktasındadır denilebilir. Nanomalzemeler boyut olarak, izole atomlar ve moleküller ve bulk malzemeler arasında ‘aracı’dır. Bu skalada made olağanüstü özellikler gösterir.

Nanomalzemeler iki ilginç olasılık sunar:

·         Nanomalzemler mevcut malzemelerin geliştirlmesinde veya nadir özelliklere sahip yenilerinin oluşturulmasında kullanılabilir
·         Nanomalzemelerin büyüklüğü doğadaki en büyük moleküllerin seviyesinde olduğundan, onları bir sistemde birleştirmek ve aktif olarak etkileştirmek mümkündür