Biyoyakıtlar; Prosesler (processes)

Biyokütle-biyoenerji dönüşüm prosesleri çeşitlidir (Tablo-1); genel olarak termokimyasal, biyokimyasal (anaerobik ve aerobik fermentasyon) ve fotobiyolojik dönüşüm prosesleri olarak üç grup altında toplanabilir.

Termokimyasal dönüşüm prosesleri biyokütlenin ara bileşiklere veya ürünlere parçalanmasında ısı enerjisi ve kimyasal katalizörlerin kullanıldığı proseslerdir. Örneğin, gazlaştırma prosesinde biyokütle az oksijenli bir ortamda ısıtılır, H2+CO karışımı bir gaz elde edilir. Piroliz prosesinde biyokütle, havasız koşullarda yüksek sıcaklıklar uygulanarak parçalanır. Biyokimyasal dönüşüm organik yapılı kaynaklardan fermentasyon veya anaerobik parçalanmayla yakıtlar ve kimyasal maddelerin üretilmesidir.

Biyokütle veya biyokütleden elde edilen bileşikleri istenilen ürünlere dönüştürmek için biyokatalizör olarak enzimler ve mikroorganizmalar kullanılır. Selüloz ve hemiselüloz enzimleri hidroliz prosesiyle biyokütlenin karbonhidrat fraksiyonlarını 5-6 karbonlu şekerlere parçalar. Maya ve bakteri, şekeri metanole fermente eder.

Fotobiyolojik dönüşüm prosesleri organizmaların doğal fotosentetik özellikleriyle güneş ışığından biyoyakıtlar üretimine dayanır; örneğin, su ve güneş ışığından hidrojen elde etmek için bakteri ve yeşil alglerin fotosentetik aktivitelerinden yararlanılır.


Tablo-1: Bazı Biyokütle Teknolojileri ve
Prosesleri

Teknoloji
Proses
Temel Biyokütle Hammadde
Üretilen Enerji veya Yakıt
Biyokütle Yakma
Termokimyasal
Odun, tarım atıkları, kentsel katı atıklar
Isı, buhar, elektrik
Biyodizel Üretimi
Kimyasal
Kolza tohumu, soya fasulyesi, atık bitkisel ve hayvansal yağlar
Biyodizel
Etanol Fermentasyon
Biyokimyasal
Şeker ve nişasta döküntüleri, odun atıkları, kağıt hamuru çamurları, kuru otlar
Etanol
Piroliz
Termokimyasal
Odun, tarım atıkları, kentsel katı atıklar
Sentetik fuel oil (biyoyağ), odun kömürü
Gazlaştırma
Termokimyasal
Odun, tarım atıkları, kentsel katı atıklar
Orta-düşük enerjili üretim gazı
Metanol Üretimi
Termokimyasal
Odun, tarım atıkları, kentsel katı atıklar
Metanol
DME



Fischer-Tropsch dizel
Kimyasal

Biyodizel
Metan Fermentasyon
Biyokimyasal




1 Biyokütle Yakma

Doğrudan Yakma

Odun, kağıt ve zirai atıklar gibi bazı biyokütle kaynakları katı halde kullanılırlar; briket ve pelletler, odun kömürü veya yardımcı-yakıt olarak.

Biyokütleyi briket ve pelletler haline getirmek için yüksek sıcaklıklar ve çok yüksek basınçlar uygulanır; biyokütle tanecikleri bir kalıp içinde sıkıştırır. Elde edilen ürünlerin hacmi orijinal biyokütleden oldukça küçük ve dolayısıyla volumetrik enerji yoğunluğu da daha büyüktür. Ayrıca taşınması ve depolanması daha kolaydır. Briket ve pelletler endüstride kullanılabilir, evlerde sobalarda odun yerine yakılabilir, veya odun kömürü elde edilebilir. Evlerde mutfak işleri ve ısınma amacıyla biyokütle kullanımında, tüketim yöntemine göre %30-90 enerji kaybı olabilir; bunu yenmek için yüksek verimli sobalar kullanılmalıdır.

Odun kömürü, biyokütlenin çok sınırlı oksijenli bir ortamda yakılmasıdır (piroliz). Modern odun kömürü fırınlarının sıcaklığı ~600 0C dolayındadır ve kuru biyokütle bazında verim %25-35 aralığında değişir. Fırından çıkan gazlardan tuğla veya kireç ocaklarının kurutulmasında yararlanılır.

Biyokütle, genellikle bir fosil yakıtı olan taş kömürle yardımcı yakıt olarak %5-15 arasında karıştırılarak yakılabilmektedir. Yeni geliştirilmekte olan bu teknolojilerle geleceğin ekonomik bir yakıt türünün geliştirilmesi hedeflenmektedir. ‘Ko-firing’ denilen bu teknoloji halen buhar ve elektrik üretimi yapılan bazı güç ünitelerinde uygulanmaktadır. Böylece yanma sonucu oluşan emisyon gazlarında (SO2, CO2, NOx) önemli derecelerde azalma sağlanmaktadır.


Şekil-1: Biyokütle gazlaştırma sistemi


Dolaylı Yakma Metodu

Bu yöntemde biyokütle düşük basınç altında, indirekt gazlaştırmayla orta derecelerde ısı değerli biyogaz elde edilir. Uygulanan teknolojilerden biri Şekil-2‘de verilen akım diyagramında görülmektedir.

Katı biyokütle kumla sarılır ve kumun ısıtılmasıyla akışkan yataklı bir reaktörde 1500-1600°F’da gaz ve kömürleşmiş kalıntıya dönüşür. Burada kum ısı banyosu, ısı dağıtıcı ve taşıyıcıdır; gazlaştırma sistemine hava girmesini önler. Üretilen biyogaz, doğrudan yakma yöntemine kıyasla daha iyi kalitededir.


Şekil-2: Kısmi oksidasyonla (ototermal) biyokütle
gazlaştırma prosesi


İkinci reaktör yakma reaktörüdür; kumla karışık kömürleşmiş kalıntı burada hava akımında yakılır. Gazlaştırma sırasında oluşmuş ve buraya taşınmış olan az miktardaki yoğunlaşabilen maddeler bir ayırıcıda katalizörle parçalanıp gazlaştırılır ve tekrar gazlaştırma reaktörüne verilir. Elde edilen biyogaz orta enerjili ve temiz bir gazdır; elektrik üretimi için gaz türbinlerine verilmeden önce basınçlandırılır.


2. Biyodizel Üretimi

Biyodizel, petrol bazlı dizel yakıtına alternatif olarak son yıllarda geliştirilen ve yağlı taneli bitkilerden veya atık bitkisel ve hayvansal doğal yağlardan elde edilen mono-alkil ester karışımlarıdır. Doğal yağlar arasında yeni veya kullanılmış ayçiçeği, kolza, soya fasulyesi yağları ile hayvansal fatler örnek olarak sayılabilir. Biyodizelin ilginçliğinin asıl nedeni yenilenir bir enerji kaynağı olmasıdır.

Biyodizel üretimi kimyasal bir dönüşüm prosesidir. Kullanılmakta olan iki önemli üretim prosesi vardır; bunlar, mekanik presleme ve solvent ekstraksiyon prosesleridir; ayrıca sentez gazı sıvılaştırma prosesleriyle de biyodizel üretilme mümkündür.

Mekanik presleme prosesinde taneli yapılı hammadde önce ~110 0F dolayında ısıtılır, sonra vidalı bir preste sıkıştırılıp parçalanarak yağı çıkarılır, alınır ve atık posa hayvan yemi olarak kullanılmak üzere toplanır.

Solventle ekstraksiyon prosesinde, mekanik parçalamaya kıyasla yağlı tanelerdeki yağın daha fazlası çekilir ve elde edilen yağ daha saftır. Proseste yağı çözen bir solvent kullanılır. Ekstraksiyon işleminden sonra yağ ve solvent distilasyonla birbirinden ayrılır; solvent tekrar kullanılmak üzere resaykıla alınır.

Kolza tohumu, mısır ve ayçiçeği gibi bitkisel yağlar elde edildiği şekliyle dizel yakıtı olarak kullanılabilir. Ancak transesterifikasyon prosesiyle bu yağların viskoziteleri düşürülerek çok daha kaliteli dizel yakıtı üretilir.

Transesterifikasyon reaksiyonunda bitkisel yağ, uygun bir katalizör varlığında  bir alkolle (metanol veya etanol) reaksiyona sokulur. Hammadde kolza tohumu ise reaksiyon ürünleri gliserin ve kolza metil (veya etil) esteridir. Ürün ester doğrudan biyodizel yakıtı olarak kullanılabileceği gibi petrol bazlı dizel yakıtıyla harmanlanarak ta kullanılabilir. Yağlar ve fatlerden alkil esterlerin üretiminde üç temel proses kullanılmaktadır,

  • Yağ ve alkolün bazla katalizlenmiş transesterifikasyon reaksiyonu,
  • Yağ ve alkolün doğrudan asitle katalizlenmiş esterifikasyonu,
  • Yağın önce fatty asitlere dönüştürülmesi ve asit katalizörlüğünde alkil esterlerin elde edilmesi.
Biyodizel emisyonlarında, normal dizele göre partikül tanecikler, hidrokarbonlar ve CO daha düşük, NOx in biraz daha fazladır. Biyodizelin (ASTM D6751) kimyasal ve fiziksel özellikleri geleneksel dizel yakıtına çok benzer. Tablo-1.de soya fasulyesinden elde edilen biyodizel ve petrol esaslı düşük sülfürlü dizel yakıtının özellikleri verilmiştir.

Bugün uygulanan proses bazla katalizlenmiş reaksiyonlardır. Çünkü bu proses çok ekonomiktir, düşük sıcaklıkta (150 0F) ve basınçta (20 psi) yapılır, yüksek verim (%98) alınır, reaksiyon süresi kısadır, yan reaksiyonlar en az düzeydedir ve ara kademeler olmaksızın doğrudan metil ester dönüşümü gerçekleşir.



ROH, kısa zincirli bir alkoldür (metanol, bazen etanol), R’, R’’, R’’’ oil veya fatteki faty asit zincirlerini gösterir; doğal yağlar veya fatlerde bunlar palmitik, stearik, oleik linoleik asitlerdir.

Bu dönüşüm prosesinin genel akım şeması Şekil-3’de görülmektedir. Bazla katalizlenmiş biyodizel üretiminde genellikle aşağıdaki proses sırası izlenir.

Katalizör sodyum (kostik soda) veya potasyum hidroksittir (potas), standart bir çalkalayıcı veya karıştırıcıda alkolle karıştırılarak çözülür. Reaksiyon: Alkollü katalizör kapalı bir reaksiyon kabına alınır, yağ veya fat ilave edilir. Alkol kaybı olmaması için sisten bu andan itibaren atmosfere kapatılır. Reaksiyon sıcaklığı, alkolün kaynama noktasının üstünde (~160 0F) tutulur. Önerilen reaksiyon süresi 1-8 saattir. Bazı sistemlerde reaksiyon oda sıcaklığında yapılır. Reaksiyonun tam ve hızlı olması için alkolün fazlası kullanılır. Serbest yağ asitleri ve su seviyeleri monitörlerle kontrol altında tutulmalıdır; bunların yüksek olması sabun oluşmasına neden olur.

Reaksiyon tamamlandığında iki ürün oluşur; gliserin ve biyodizel. Metanol fazlası kullanıldığından her ikisi metanol içerir. Karışım bazen bu kademede nötralleştirilir. Gliserin fazı biyodizelden daha yoğun olduğundan çöktürme kabının dibinde gliserin alınarak fazlar ayrılır.

Ayırma işlemi daha hızlı olarak bir santrifüjle de yapılabilir. Gliserin ve biyodizel fazları ayrıldıktan sonra her iki fazdaki fazla alkol flash evaporasyonla veya distilasyonla uzaklaştırılır. Veya, önce alkol distilasyonla ayrılır ve gliserin ve esterler ayrılmadan önce karışım nötralleştirilir. Her iki proseste de alkol tekrar kullanıma döndürülür. Yan ürün gliserin kullanılmamış katalizör ve sabunlar içerir; asitle nötralleştirilerek ham gliserin tanklarına gönderilir.

Gliserinden ayrılan biyodizel bazı proseslerde ılık suyla yıkanarak kalıntı katalizör ve sabundan temizlenir, kurutulur ve depolamaya verilir. Bazı proseslerde bu işleme gerek olmaz. Biyodizel berrak-amber renklidir, viskozitesi normal dizel yakıtı gibidir. Proseste elde edilen biyodizelin ve petrol bazlı dizel yakıtının özellikleri Tablo-2’de verilmiştir.


Şekil-3: Yağlı tohumlar, bitkisel ve hayvansal yağlardan
biyodizel üretimi genel proses şeması


Tablo-2: Biyodizel ve düşük sülfürlü dizel yakıtının
tipik özellikleri


Özellik
Biyodizel B100
Dizel yakıtı
Biyodizel şartnamesi Testler, ASTM
Relatif yoğunluk, 15 0C
0.88
0.83-0.86


Alevlenme noktası, 0C
100
60
D 93
min. 100.0
Viskozite, 40 0C, mm2/sn
4.7
3.2
D 445
1.9-6.0
Sülfür, % ağ.
<0.01
0.03
D 5453
maks. 0.05
Setan sayısı
48-52
45
D 613
min. 40
Alt ısı değeri, MJ/kg., 15 0C
44.0
42.7



Biyodizelin geleneksel dizel yakıtına göre bazı avantaj ve dezavantajları vardır; biyodizelin,

·         Enerji içeriği, biraz düşüktür, fakat yol performans testleri bunun önemli derecelerde olmadığını göstermiştir.
·         Yağlayıcı özelliği iyidir, sülfürlü ve aromatik bileşikler içermez.
·         Akma noktası biraz yüksektir; bu özelliği soğuk iklimlerde kullanılmasını sınırlandırır.
·         Biyodizel biyolojik olarak kolay parçalanabilen bir karışımdır; fakat bu özelliğinden dolayı depolama süresince biyolojik çoğalma devam eder.
·         Oksidatif bozunmaya daha yatkındır.
·         Daha pahalıdır; fiyatı geleneksel dizel yakıtının iki katına yakındır.


3. Etanol Üretimi

Etanol, çok geniş kullanım alanı olan bir yakıttır, biyokütledeki karbonhidratların önce şekere sonra da bir fermentasyon prosesiyle etanole dönüştürülmesiyle elde edilir.

Etanol üretimi için en ideal hammadde şeker kamışıdır; fakat ekonomik yönden başka hammaddeler de tercih edilebilir. Örneğin nişasta bazlı biyokütleler daha ucuzdur, odun gibi selüloz maddeler hem ucuz ve hem de kolay sağlanabilir, ancak prosesleri pahalıdır.

Fermentasyon prosesinde, biyokütle (örneğin şeker kamışı) önce parçalanır, su ve maya ile karıştırılır ve fermenter denilen büyük tanklarda orta derecelerdeki sıcaklıklarda bekletilir. Maya şekeri parçalar ve etanole dönüştürür. Karışımdaki alkol (%10-15) distilasyonla su ve diğer safsızlıklardan ayrılır. Kalıntı posadan proseste ısı elde etmekte yararlanılır.

Etanol üretiminde kullanılan iki önemli teknoloji ıslak-öğütme (wett-mill) ve selüloz-etanol prosesleridir.

Islak Öğütme Prosesi

Taneler temizlenir, ıslatılır ve öğütme işleminden başlayarak tohumlar ayrılır, yıkama ve süzmeyle fiberler ve gluten uzaklaştırılır. Bu kademelerde ayrılmayan nişasta, sıvılaştırma ve sakkarifikasyon aşamalarında enzimlerle parçalanarak şekerler + su karışımına dönüştürülür.

Şeker ve su karışımı (slurry) içine maya konulur; fermentasyonla oluşan bira çözeltisi %10-12 alkol içerir. Bu dönüşüm prosesinin hızı slurrynin içerdiği su miktarına ve asitliğine, sıcaklığa, oksijen miktarına bağlı olarak değişir. Hammaddenin orijinal kuru ağırlığının üçte biri fermentasyonu karbon dioksit olarak terkeder. Fermentasyondan sonra kalan katı maddede hala bir miktar yararlı madde vardır ve tekrar hammadde olarak kullanılabilir. Bira çözeltisi distillenerek %80-95 aralığında etanol içeren etanol-su karışımı üretilir.

Etanolün motor yakıtı olarak kullanılması için içerdiği suyun uygun dehidrasyon metotlarıyla giderilerek %100 alkol haline getirilmesi gerekir.


Şekil-4: Taneli hammaddelerden etanol üretimi; ıslak öğütme prosesi


Selüloz-Etanol Prosesi

Bu teknoloji yeni kullanılmaya başlanmış olan lignoselülozik hammaddelerin şekerlere ve şekerlerin de fermentasyonla etanole dönüştürülmesinde uygulanan bir prosestir.

Lignoselülozik hammaddelerin tümü selüloz, hemiselüloz ve ligninden oluşur. Lignin, bitkilerde yapıştırıcı görevindedir ve diğer bileşenleri birarada tutar. Biyokütlenin ön-işleminde ayrılır ve tekrar biyokütle yakıt hammadde olarak kullanılır; yakılarak prosesin diğer aşamalarında kullanılan ısı üretilir.

Selüloz ve hemiselülozların kimyasal bağlarını parçalamak ve ligninin uzaklaştırmak için uygulanan birkaç yöntemi vardır. En çok uygulanan yöntem seyreltik ve konsantre asit hidrolizi ve enzimatik hidroliz Prosesleridir. Burada örnek olarak bir asit hidroliz prosesi ele alınmıştır.

Proseste iki hidroliz aşaması vardır; birinci ve ikinci ön-işlemlemeler. Birinci ön-işlemlemede fermente olabilen maddeler seyreltik asitle (~0.5%) 200 0C kadar sıcaklıklarda hidrolizleneek selülüzik zincirler arasındaki hidrojen bağları kırılır, bileşiklerin yapıları bozulur. Bu reaksiyonlar sonunda hemiselüloz, C5 ve C6 şekerlere (özellikle ksiloz ve mannoz) dönüşür (sakkarifikasyon reaksiyonları).

Selüloz fraksiyonu daha dirençlidir ve daha kuvvetli reaksiyon koşullarına gerek vardır; dolayısıyla birinci ön-işlemlemede sadece tane büyüklüleri azalır ve yapısı kısmen bozulur. Selüloz fraksiyonundan glikoz (C6 şeker) oluşması için ikinci ön-işlemleme (asit konsantrasyonu ~%2, sıcaklık ~120 0C) yapılır.

Prosesin bir sonraki kademesi şekerlerin enzimler katalizörlüğünde etanole dönüştürülmesidir. Son aşama, elde edilen bira çözeltisinin distillenerek %95 dolayında etanol içeren sulu karışımın elde edilmesidir.

Şekil-5: Selülozik hammaddelerden etanol üretimi;
asit hidroliz prosesi

Etanol oktan sayısı yüksek olduğundan iç yanmalı motorlar için ideal bir yakıt bileşenidir. Ancak setan sayısı oldukça düşüktür, bu nedenle de dizel yakıtları için uygun bir kimyasal madde değildir; dizel motorlarının injeksiyon sistemleri modifiye edilerek ve gerekli katkı maddeleri ilavesiyle bu özellik (yani zayıf tutuşma özelliği) teknik olarak çözümlenebilmektedir. Tablo-3’de etanol, etanol ürünü ETBE (etil tersiyer bütil eter) ve kıyaslama amacıyla benzinin bazı özellikleri verilmiştir.

Tablo-3: Etanolün Yakıt Özellikleri


Özellik
Etanol
C2H5OH
ETBE
C4H9 O C2H5
Benzin
(~değerler)
Relatif yoğunluk, 15 0C
0.80
0.74
0.75
Buhar basıncı (RVP), kPa., 15 0C
16.5
28
75
Kaynama noktası, 0C
78
72
30-190
Oktan sayısı (RON)
119
118
97
Oktan sayısı (MON)
92
105
86
Setan sayısı
11

8
Hava/yakıt; kg hava/kg. yakıt
9.0

14.7
Alt ısı değeri, MJ/kg., 15 0C
26.4
36.0
41.3


  • Etanolün oktan sayısı normal benzinin oktan sayısından daha yüksektir, bu özellik motorun yakıt verimini artırır.
  • Etanolde oksijen bulunması motorda hem yüksek verim ve hem de temiz yanma sağlar.
  • Bir yakıtın uçuculuğunu tanımlayan RVP değeri etanolde çok düşüktür; bu özelliği iç yanmalı motorlarda ilk çalıştırmada (soğukta) bir dezavantaj olmakla beraber, yakıtın patlama riskini ve emisyon gazlarını azaltmak yönlerinden avantaj sağlar.

Yakıtın tamamı etanolden oluşuyorsa motor 20 0C’nin altında çalışmaz, dolayısıyla ancak benzine belirli oranlarda karıştırılarak ve motora yakıt injeksiyonunda bazı düzenlemeler yapılarak kullanılabilir.

4. Piroliz

Piroliz, katı haldeki biyokütleyi daha yararlı gaz ve sıvı yakıtlara dönüştüren temel bir termokimyasal prosestir; biyokütlenin oksijensiz veya çak az oksijenli bir ortamda yakılarak hidrokarbonlarca zengin gaz karışımları, yağa-benzer sıvılar ve karbonca zengin katı kalıntıların elde edildiği işlemlerdir. Katı kalıntı enerji yoğunluğu orijinal biyokütleden daha yüksek olan odun kömürüdür.

Piroliz; orta sıcaklıklarda yüksek ısı transfer hızıyla ve kısa alıkonma süresinde gerçekleşir. Bu koşulları sağlayan çeşitli reaktör konfigürasyonları vardır; bunlar arasında kabarcıklı akışkan yatak, sirkülasyon ve taşımalı yatak, siklonik reaktörler sayılabilir. Kuru biyokütle bazında elde edilen sıvı ürün “biyoyağ” verimi %75 (ağ.) dolayındadır; bu ürün yenilenir bir sıvı yakıttır ve ayrıca kimyasal maddelerin üretiminde de kullanılabilen değerli bir hammaddedir.


Şekil-6: Pirolizle biyokütle sıvılaştırma prosesi.

Biyoyağ elde etme prosesleri biyokütlenin yağlı bir sıvıya dönüştürülmesi için uygulanır; örneğin, doğrudan hidrotermal sıvılaştırmada biyokütle ve su karışımına yükseltilen sıcaklıklar (300-350 0C) ve 30 dakikalık alıkonma zamanında suyun sıvı fazda kalmasına olanak verecek yeterli basınçlar (12-20 MPa) uygulanır. Organik dönüşümü kolaylaştırmak için alkali ilave edilebilir. Elde edilen ana ürün oksijeni azaltılmış (%10 kadar) organik bir sıvıdır. Esas yan ürün ise sulu çözünür organik bileşiklerdir.


Şekil-7: Biyokütle piroliz prosesinde ürün dağılımı.


5. Gazlaştırma Rotası

Gazlaştırma, pirolize kıyasla daha yüksek sıcaklıklarda ve daha fazla hava kullanılarak (gereken oksijenin sadece 1/3 ü kadar oksijen) yapılan bir tür piroliz işlemidir; elde edilen ve biyogaz denilen karışım CO, H2 ve az miktarlarda CO2, N2, CH4 karışımıdır. Tipik bir gazlaştırma rotası Şekil-8’de verilmiştir.

Biyogaz çeşitli amaçlarla kullanılabilir; ısı ve buhar üretiminde yakıt olarak, iç yanmalı motorlarda veya gaz türbinlerinde elektrik üretimi için, ve hatta otomotiv yakıtı amaçlı kullanım olanakları vardır.

Gazlaştırma-bazlı küçük modüler biyokütle sistemleri köy ve kasaba gibi az nüfuslu yerleşim bölgelerine ve iş yerlerine elektrik ve ısı enerjisi sağlamak amacıyla geliştirilmektedir. Biyokütle hammadde, ekonomik olması bakımından, yerel olarak sağlanan odunsu kalıntılar, kırpıntı atıklar, hayvan gübreleri gibi maddelerdir.

Küçük modüler biyokütle sistemleri gazlaştırma prosesiyle katı haldeki biyokütleyi gaz haline dönüştürür. Elde edilen H2+CO haz karışımı gaz türbinine veya elektrik jeneratörünü çalıştıran motora verilmeden önce saflaştırılır. Türbinden veya motordan çıkan atık ısıdan da yararlanılır.

Büyük kapasiteli gazlaştırma sistemi, biyokütlenin önce basit kimyasal bloklara ayrılması, sonra bunların yakıtlara, çeşitli ürünlere, güce ve hidrojene dönüştürülmesi esasına göre dizayn edilir. Sistemde temel olarak hammadde hazırlanması, biyokütle gazlaştırıcı, bir gaz işlemleyici ve temizleme üniteleri bulunur. Gazlaştırma reaksiyonundan çıkan sentez gazında partikül maddeler ve diğer bazı kirlilikler vardır; gaz karışımının yakıt, kimyasal madde veya güç üretim sistemlerinde kullanılmaya alınmadan önce temizlenmesi gerekir.

Gazlaştırma genel olarak kademeden oluşur,

  • Ön işlemleme: Kurutma, pulverize etme ve elekten geçirme.
  • Gazlaştırma: Biyokütle hammaddenin 700-1200 0C.aralığında yakılarak hidrojen, karbon monoksit ve karbon dioksite dönüştürülmesi.
  • Şartlandırma: Reforming ve şift reaksiyonlarıyla karbon dioksit uzaklaştırma işlemleri.

Gazlaştırma sistemleri çeşitlidir; en çok kullanılan sistemler üç grupta toplanabilir; bunlar, karşı-akımlı (veya updraft), yardımcı-akımlı (veya, downdraft, co-flow) ve akışkan yataklı gazlaştırma sistemleridir.


Şekil-8: Biyokütle gazlaştırma ve sentezi genel akım şeması


Karşı-Akımlı Gazlaştırıcılar

Biyokütle yakıt reaktöre üstten, buhar veya hava (veya O2) alttan girer. Aşağı doğru akan yakıt, yukarı çıkan sıcak gazlar tarafından parçalanır. Oluşan odun kömürünün bir kısmı alttaki kafese düşer ve orada yanarak ısı, CO2 ve su buharı verir; CO2 ve H2O diğer kömürleşmiş tanelerle reaksiyona girer, CO ve H2 gazlarına dönüşür. Gazlar reaktörün tepesinden, kül alttan alınır. Bu proses basittir, yüksek miktarlarda kül ve nem içeren biyoyakıtlarla çalışılabilir. Ancak elde edilen gazda %10-20 kadar katranımsı sıvılar vardır, dolayısıyla araba motorlarında ve türbinlerde kullanıma uygun değildir.

Yardımcı-Akımlı Gazlaştırıcılar

Bu proseste biyokütle yakıt önce bir kurutucudan geçirilerek nem miktarı %20’nin altına düşürülür. Yakıt ve hava (veya oksijen) reaktöre üstten girer, aşağı doğru akarken tutuşur, yanar ve kömürleşmiş kalıntıyı terkeder. Orijinal yakıtın %5-15 kadarı olan odun kömürü yanma gazlarıyla etkileşerek CO ve H2 çıkar. Bu gazlar aşağı doğru akar ve reaktörün altından çıkar. Gazlaştırıcıyı terkeden biyogaz 700 0C dolayındadır. Yanma sonunda oluşan kül alttan alınır. Bu prosesin avantajı üretilen biyogazdaki katran miktarının çok az olmasıdır.

Akışkan Yataklı Gazlaştırıcılar

Akışkan-yataklı gazlaştırıcı prosesinde reaktörde inert bir granüler yatak (silika veya seramik gibi) bulunur. Biyokütle yakıt küçük taneciklere ufalanır (veya öğütülür) ve gazlaştırma reaktörünün altından belenerek yüksek hızlı hava akımıyla yukarı, ısıtılmış akışkan yatağa doğru akıtılır; yatak, yakıtı tutuşturacak, yakacak ve gazlaştıracak sıcaklıktadır; piroliz ve kömürün dönüşümü (CO + H2 gazlarına) bu bölgede gerçekleşir. Prosesin çeşitli biyokütlelere uygulanabilme gibi bir avantajı olmasına karşın kullanılan hammaddenin tana büyüklüğünün 10 cm den daha uzun, nem miktarının da %65’ten fazla olmaması gerekir


6. Metanol Üretimi

Biyokütleden metanol (odun alkolü de denir) üretimi termokimyasal bir dönüşüm prosesidir. Hammadde esas olarak odun ve tarım atıklarıdır; 1 ton biyokütleden yaklaşık olarak 186 galon metanol elde edilir. (Ancak günümüzde metanol üretiminin hemen hemen tamamı doğal gazdan yapılmaktadır; 1 galon metanol için 100 feet3 doğal gaz gerekir)



Şekil-9: Biyokütleden metanol üretimi

Yüksek basınç ve yüksek sıcaklık koşullarında biyokütle gazlaştırılır, gaz ürünlerden (karbon monoksit ve hidrojen karışımı, sentez gazı) katranlar ve metan uzaklaştırılır ve buhar varlığında katalitik reaksiyonla metanol elde edilir ve distillenerek ayrılır.

Metanol iç yanmalı motorlarda olduğu gibi veya benzinle belirli oranlarda karıştırılarak kullanılabilir. Metanolün oktan sayısı yüksektir, ancak setan sayısı çok düşüktür, dolayısıyla benzinli motorlar için uygun bir yakıt olmasına karşın dizel motorları için uygun değildir. Metanol, metanolden üretilen metil tersiyer bütil eter (MTBE) ve petrol bazlı benzinin yakıt özellikleri Tablo-4‘de verilmiştir.

  • Metanolün oktan sayısı normal benzinin oktan sayısından daha yüksektir, yani anti-vuruntu özelliği daha iyidir, dolayısıyla motor verimi ve yakıt ekonomisi yönlerinden daha avantajlıdır.
  • Metanolde oksijen bulunması motorda hem yüksek verim ve hem de temiz yanma sağlar.
  • Metanolün buhar basıncı benzinle kıyaslandığında çok düşüktür; dolayısıyla iç yanmalı motorlarda ilk çalıştırmada (soğukta) olumsuzluklar yaratır. Bu özellik, bu özelliği, etanolde olduğu gibi motorun ateşleme sistemine yakıt injeksiyonunda yapılan düzenlemelerle yenilmektedir.
  • Metanolün hava/yakıt oranı etanolden daha düşüktür, dolayısıyla yanma sırasında aha az oksijene gereksinim olur.
  • Yakıtın tamamı metanolden oluşuyorsa motor 10 0C’nin altında çalışmaz, ancak benzine belirli oranlarda karıştırılarak kullanılabilir.
  • Metanol zehirli, hafif alkol kokulu ve tatsızdır. Kullanımı ve taşınması sırasında özellikle cilde ve göze temasından kaçınılması gerekir.

Tablo-4: Metanol, MTBE ve Benzinin Bazı Özellikleri

Özellik
Metanol,
CH3OH
MTBE,
C4H9 O CH3
Benzin,
(~ değerler)
Relatif yoğunluk, 15 0C
0.80
0.74
0.75
Buhar basıncı (RVP), kPa., 15 0C
31.7
57
75
Kaynama noktası, 0C
65
55.3
30-190
Oktan sayısı (RON)
110
116
97
Oktan sayısı (MON)
92
100
86
Setan sayısı
5

8
Hava/yakıt; kg hava/kg. yakıt
6.5

14.7
Alt ısı değeri, MJ/kg., 15 0C
19.8
35.2
41.3


7. Dimetileter (DME)

Dimetileterin yakıt olarak kullanılması üzerindeki çalışmalar 1990’li yıllarda başlamıştır ve halen devam etmektedir. DME sentez gazından veya biyokütleden üretilebilir. Biyokütleden DME üretimi, biyometanol üretiminde olduğu gibi biyokütlenin gazlaştırılması ve elde edilen gaz ürünlerin sentezi yoluyla yapılır. Örneğin, 3 ton biyokütleden (odunsu bazlı) 1 ton DME elde edilebilir; bu miktar hacimce yaklaşık olarak 1500 litredir. DME katalitik dehidrasyon prosesiyle saf metanolden de üretilebilir; proses metanolden su ayrılmasına dayanır. (Bak. Bölüm Doğal Gaz)

DME yüksek setan sayısı ve iyi tutuşma sıcaklığı özellikleriyle dizel yakıtı olarak kullanılabilecek bir bileşiktir. Tablo-5’de DME ve petrolden elde edilen dizel yakıtının yakıt özellikleri verilmiştir.

  • DME dizel yakıtına kıyasla biraz daha yüksek setan sayısına sahiptir, dolayısıyla tutuşma sıcaklığı daha düşük ve motordaki yanması daha temizdir; issiz yanar, motor gürültüsüz çalışır.
  • Enerji içeriği yönünden bakıldığında DME’in kalori değeri oldukça düşüktür; bu özelliği dizel yakıtın göre önemli bir dezavantajdır.

Tablo-5: DME ve Dizel Yakıtının Özellikleri

Özellik
DME,
CH3OCH3
Dizel, (~ değerler)
Relatif yoğunluk, 15 0C
0.67 (20 0C)
0.84
Oto-tutuşma sıcaklığı, 0C
235
250
Setan sayısı
55-60
50
Hava/yakıt; kg hava/kg. yakıt
9.0
14.5
Alt ısı değeri, MJ/kg., 15 0C
28.4
42.7


8. Fischer-Tropsch Dizel

Sentez Gazı Sıvılaştırma proseslerinde, biyokütlenin gazlaştırılarak sentez gazına (H2+CO) dönüştürülmesiyle elde edilen biyogaz gaz iki yöntemle biyodizel özelliğinde yakıta dönüştürülebilir,

  1. Katalitik bir prosesle önce metanol, sonra transesterifikasyon prosesiyle biyodizel elde edilir; bu proses yukarıda anlatılmıştır.
  2. Fischer-Tropsch katalizörüyle sıvılaştırılarak dizel yakıtı özelliğinde bir yakıta dönüştürülebilir; buna “Fischer-Tropsch dizel”i denir.
Fischer-Tropsch dizeli üretiminde hammadde çeşitli biyokütle kaynaklarıdır; ton Fischer-Tropsch dizel yakıtı için 8.5 ton kadar biyokütle gerekir; bu miktar sıvı bazda düşünüldüğünde 1 ton biyokütleden 150 litre yakıttır.

Fischer-Tropsch prosesleri biyokütlenin gazlaştırılmasıyla başlar, sentez prosesleriyle sonlanır. Üretimde genellikle slurry veya sabit yataklı reaktörler ve kobalt bazlı katalizörler kullanılır. Elde edilen ürünün bileşimi sıcaklık, basınç, katalizör ve reaktör tipine bağlı olarak değişir.

Uzun zincirli ürünler (wakslar) hedeflendiğinde sıcaklık 200-250 0C, basınç 25-60 bar aralığında değişir. Fischer-Tropsch dizeli üretiminde elde edilen uzun zincirli moleküller karışımı seçici hidrokraking prosesinden geçirilir.

Fischer-Tropsch ürünleri genellikle düz zincirli hidrokarbonlardan oluşur, bu nedenle oktan sayıları çok düşüktür ve benzinli motorlarda benzine en fazla %15 kadar karıştırılarak kullanılabilir. Biyoyakıt olarak kullanım ancak Fischer- Tropsch dizel yakıtı olarak mümkündür.

Sentez Gazı Sıvılaştırma, Fischer-Tropsch Sentezi:

CO + 2H2 → - CH2 - + H2O              ΔH = -165 kJ/mol

Hidrokarbonların sentezi için H2/CO ³ 2 olmalıdır; daha düşük ise, reaktördekatalitik su-gaz-sifti reaksiyonuyla ayarlanır; ilave H2 oluşturulur:
CO + H2O → CO2 + H2                        ΔH = -42 kJ/mol

Bu koşullarda H2/CO ³ 2 yerine H2/CO = 0.7 ile çalışılabilir. Su-gaz şiftiyle
2CO + H2 → - CH2 -+ CO2                ΔH = -204 kJ/mol
Ürünler:
Reaksiyon koşulları ve katalizörlere göre hafif hidrokarbonlardan wakslara kadar çeşitli ürünler elde edilir.
·         metan (CH4), etan(C2),
·         LPG (C3-C4),
·         benzin(C5-C12),
·         dizel (C13-C22),
·         çeşitli ağırlar ve wakslar (C23-C32 ve >C33)


Tablo-6: Ficher-Tropsh Dizel ve Petrol Bazlı
Dizel Yakıtının Kıyaslanması

Özellik
Biyodizel; B100
Dizel yakıtı
B100 şartnamesi
Testler, ASTM
Relatif yoğunluk, 15 0C
0.78
0.83-0.86


Oksijen miktarı, %ağ.
~0
0-0.6


Alevlenme noktası, 0C
72
60
D 93
min. 100.0
Viskozite, 20 0C, mm2/sn
3.6
4
D 445
1.9-6.0
Sülfür, % ağ.
<0.01
0.03
D 5453
maks. 0.05
Setan sayısı
>74
45
D 613
min. 40
Alt ısı değeri, MJ/kg., 15 0C
44.0
42.7



·         Fischer-Tropsch dizeli enerji içeriği, yoğunluk, viskozite ve alevlenme noktası bakımından petrol esaslı dizel yakıtın oldukça benzerdir.
·         Setan sayısı daha yüksektir, dolayısıyla oto-tutuşma özelliği daha iyidir.
·         Aromatik bileşikler içeriği daha düşüktür; yani daha temiz yanar, yanma sonucu oluşan eksoz emisyonları (tanecikler ve azot oksitler) daha azdır.
·         Fischer-Tropsch dizeli sülfür içermediğinden sülfür emisyonları yoktur.


9. Metan (Anaerobik Fermentasyon) Üretimi

Anaerobik digesyon, nemli ve yeşil biyokütlenin oksijensiz ortamda bakterilerle bozunarak biyogaz denilen metan ve karbon dioksit karışımının elde edilmesi prosesidir. Kentsel katı atık maddelerin kontrollü koşullarda anaerobik digesyonuyla yüksek verimlerde metan üretilebilir.

Biyogaz, hayvan gübresinin suyla karıştırılıp digester denilen hava sızdırmaz bir kapta karıştırılarak ısıtılmasıyla da üretilir. Metan fermentasyonu çeşitli mikroorganizma gruplarının bir dizi metabolik etkileşimiyle gerçekleşir.

Hidroliz: Bir bileşiğin kimyasal bağlarının, bağlara su ekleyerek kırılmasıdır.
Fermentasyon: Biyokütlenin maya veya şekerle biyolojik parçalanmasıdır; ürünler karbon dioksit ve alkoldür.
Enzimatik Hidroliz: Nişasta veya selülozu enzimlerle (biyolojik katalizörler) şekere dönüştürme prosesi.


1. Hidroliz ve Asidojenesis

Birinci aşamadaki mikroorganizmalar salgıladıkları enzimlerle polimerik maddeleri hidrolizleyerek glukoz ve aminoasitler gibi monomerlerini oluştururlar; bunlar da küçük molekül ağırlıklı fatty asitler, H2 ve asetik asite dönüşür.

2. Asetojenesis ve Dehidrojenasyon

İkinci aşama hidrojen-üretici asetojenik bakterilerin, önceki kadamede üretilen  fatty asitleri (örneğin propiyonik ve bütirik asitler) H2, CO2, ve asetik asite çevirmesidir.

CH3CH2CH2COO- + 2H2O « 2 CH3COO- + 2H2 + H+
CH3CH2COO- + 3H2O « CH3COO- + HCO3- + H+ + 3H2

3. Metanojenesis: Metanojenler

Son grup olan metanojenik bakteriler aneorobik digesyonla H2, CO2, ve asetattan CH4 ve CO2.üretir. Metanojenler, ayrıca, format, metanol, metil aminler ve karbon monoksiti de metana dönüştürebilirler.

4H2 + HCO3- + H + « CH4 + 3 H2O


Şekil-10: Metanojenesis reaksiyon zinciri



GERİ (hampetrolden petrokimyasallara)