Sondaj (drilling)

Yeraltında tutulan hampetrolün en büyük kısmı pompalanarak çıkarılmaktadır. Kuyu basıncının yeterli düzeyde tutulması için, aşağıdaki kısımlarda görüleceği gibi, çeşitli yöntemler uygulanır. Borular ve valflerden hazırlanan bir sistemle kuyu başlarındaki akış kontrol altında tutulur.

Dünya petrolünün yaklaşık üçte biri deniz kuyularından sağlanır; North Sea, Persian Gulf ve Gulf of Mexico gibi. Deniz kuyularının açılmasında çok yüksek sabit platformlar kullanılır. Yarı-suya batık yapılar veya gemilerden de deniz kuyuları sondajı yapılabilir. Kuyunun başlangıcı, su yüzeyi ile okyanus tabanı arasındaki yaklaşık bir mil veya daha fazla olan mesafeden sonradır. Sondaj hızı 30-60 feet/saattir. Açılan en derin kuyu yedi mil dolayındadır.
Şekil-1: Sondaj donanımı (rig)


1. Sondaj Tipleri

Eski dönemlerde petrol sızıntılardan elde edilir, sığ petrol için maden ocakları gibi ocaklar açılırdı. 19. Yüzyılın sonuna kadar kablolu sondaj aletleri kullanıldı; bunlar darbeli sondajların bir türüdür ve kablo ucuna bağlanan bir delici ucun belli bir ivme ile kuyuya düşürülmesi esasına dayanır. Günümüzde petrol arama ve işletmede rotary sondaj sistemleri kullanılmaktadır. Bunlar kara ve deniz  petrol alanları için farklı sistemler halinde dizayn edilmişlerdir.

Çok bilinen ve uygulanmakta olan sondaj tipleri, konvensiyonal dikey sondaj ve yönlü veya eğimli (slant, horizontal) sondajdır.

Ayrıca, Microhole Drilling, Advanced Cuttings Transport Facility, Gas Liquids Cylindrical Cyclone, Fiber Optics, Coiled-Tubing gibi çeşitli sondaj tipleri üzerinde çalışılmaktadır. Bunlardan bazıları uygulamaya alınmış, bazıları ise henüz araştırma ve geliştirme aşamasındadır.

1.1. Konvensiyonal (Dikey) Sondaj

Konvensiyonal kuyular, yüzeyden rezervuara (pay zone) kadar dikey sondajla açılır. Bu yöntemler geleneksel olmakla beraber hala en çok uygulanan sondaj tipleridir. Bunlar arasında döner darbeli sondaj (basit ve ucuz, ekipmanın taşınabilir olması gibi avantajlara sahip eski bir sondaj yöntemidir; pnömatik veya hidrolik olarak çalışan bir hammer kuvveti döner sondaj ucuna iletir), darbeli sondaj (oldukça hızlı ve ucuzdur, 100 metre dolayındaki derinlikler için çok elverişli bir sondaj yöntemidir), döner sondaj sayılabilir.

Döner (rotary) sondaj, bazı kayaçların yapısal elastiklikleri veya diğer özel fiziksel karakterleri nedeniyle darbeli ekipmanlarla delinemediği, dolayısıyla gerekli örneklerin de alınamadığı koşullarda tercih edilen bir sondaj yöntemidir.

20. Yüzyılın ortalarından buyana petrol kuyularının açılmasında döner (rotary) sondaj) tercih edilen bir sondaj yöntemi oldu. Rotary sondaj, bir borunun ucuna takılan bir matkabın boru ile birlikte çevrilmesi esasına dayanır. Boru içerisinden kuyuya sondaj çamuru denilen özel bir sıvı verilerek, kırıntıların yüzeye getirilmesi, matkabın soğutulması ve kuyu basıncının kontrol edilmesi sağlanır. Kuyu büyük matkapla delinmeye başlanır, belli bir derinliğe gelinince kasa indirilerek bununla kuyu cidarı arası çimentolanır. Daha küçük bir matkapla kuyu delinmeye devam edilir. Rezervuardan zaman zaman karot denilen örnekler alınır.

1.2. Yönlü (directional) (veya Eğimli) Sondaj

Bu tip sondaja, bazen eğimli (slant) sondaj da denir; bir petrol keşif kuyusu ve üretim kuyusu açılırken, özellikle denizde açılan kuyularda, dikey konumdan saptırılan sondaj tipidir. Bu tip sondajlar dikey olarak ulaşılamayan yataklara uygulanır. Örneğin, sığ göller, koruma alanları, demir yolları veya sondaj donanımının kurulamayacağı herhangi bir alanın altındaki rezervuarlara ulaşmak uygulanan bir yöntemdir. Ayrıca uzun ve ince rezervuarlar için de tercih edilir; bunlara dikey sondajla ulaşım verimli olmaz (Şekil-2).

Eğimli sondaj, genellikle dikeyle 30-450 lik kadar bir açıyla yapılır. Örneğin, bir gölün altında bulunan bir rezervuardan, karadan yapılan eğimli sondajla petrol çıkarmak mümkündür. Böyle bir petrol alanında tek bir blokta çok sayıda (4, 6, hatta 8) eğimli kuyu açılabilir.

Yönlü sondaj olarak çalışan, çeşitli sondaj teknolojileri geliştirilmiştir; örneğin, yatay (horizontal) sondaj, çok-hedefli (multi-target) kuyu sondajı, yardımcı (relief) kuyu sondajı, çok katmanlı (multilateral) kuyu sondajları gibi.

(Yönlü sondajla, sondaj platformundan örneğin 2 km gibi uzaklığındaki  yer altı oluşumlarına ulaşılabilir. Oysa dikey sondaj ancak sondaj platformunun altındaki alana girilmesine izin verir.)

Şekil-2: Yönlü ve dikey sondaj

Yatay (Horizontal) Sondaj 

25 yıl kadar önce “döner matkabın keşfinden beri endüstrideki en büyük değişikliği sağlayan” yöntem olarak lanse edilen yatay sondaj, son 5 yıl içinde petrol endüstrisinde hızla gelişti. Dikey sondajdan daha pahalı olan bu teknikle, verimliğin çok yüksek olması nedeniyle, yılda 3000-4000 kuyu açılmaktadır.

Yatay sondajda bir petrol ve gaz kuyusundaki dikey şafta ilaveten, başka türlü ulaşılamayan alanlara doğru bir veya daha fazla yatay şaftlar da yerleştirilir. Teknik özellikle denizdeki sondajlarda önemlidir; buralarda bir platform pek çok yatay şafta servis verebilir, verim artar.

Yatay kuyular üç sınıfa ayrılır; kısa (dikey kuyudan 20-40 feet mesafede), orta (dikey kuyudan 300-700 feet mesafede) veya uzun (dikey kuyudan 1000-4500 feet mesafede) çaplı kuyulardır. Büyük çaplı olanlar denizlerde açılan kuyulardır.

Eğimli sondaj yöntemlerinin uygulanması gereken özel alanların (sığ göller, koruma alanları, demir yolları veya sondaj donanımının kurulamayacağı yerler) altındaki yataklardan, bu alanlara herhangi bir hasar vermeden kolaylıkla ulaşılır

Geleneksel doğrudan (dikey) sondaj ile modern yatay sondaj arasındaki temel farklılıklar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

·         Yatay sondaj tekniğiyle, dikey sondajla ulaşılamayan ve değersiz kabul edilerek yararlanılamayan petrol damarlarına girilerek elde edilen petrol verimini artırılır. Bir kuyudan geleneksel yöntemlerle sürdürülebilen üretim ömrü, yatay sondajla %50 daha fazla olabilmektedir
·         Doğrudan sondajda eğiminin dikey halden yatay konuma geçirilmesi ancak 2000 feet kadar mesafeden sonra gerçekleşebilir; oysa yatay sondajda sadece birkaç feetlik mesafede dikeyle 90 derecelik bir açı sağlanabilir
·         Yatay sondajın maliyeti,  geleneksel metotlara kıyasla %40-200 daha fazladır, ancak üretimde elde edilen artış bu maliyet artışını karşılar
·         Tek bir sondaj platformundan 20 veya daha fazla yatay veya eğimli kuyu açılabilir


2. Hazırlık Aşaması

2.1. Site Seçimi ve Hazırlanması

Keşif alanlarının pek çoğu için site seçimindeki birincil faktör dış dünyaya ulaşım ve boru hatlarına yakınlıktır; özellikle elverişsiz hava koşullarında siteye ulaşımdaki zorlukların petrol ve gaz satışını olumsuz yönde etkilemesi doğaldır.

Sondaj işlemine başlamadan önce seçilen sitede yapılması gereken temel işler vardır; sondajın yapılacağı saha temizlenir, su sağlanır, çevreyi koruyucu önlemler alınır, gerekli yollar ve binalar yapılır. Sonra, çeşitli yaşama üniteleri ve nakliye araçlarıyla temel ve yardımcı ekipman getirilir, hazırlanmış olar yerleşim planına uygun biçimde gerekli donanımların montajı yapılır.

2.2. Sondaj Donanımı (Drill Rig)

Kara ve deniz (offshore; kıyı-ötesi) sondajların pek çoğunda rotary (döner) sondaj tekniği kullanılır. Tipik bir döner sondaj donanımı (rig) aşağıdaki kısımları içerir.
·         Sondaj Kulesi: Sondaj süresince tüm sistemleri tutan uzun bir yapıdır
·         Borular dizisi
·         Matkap: Sondaj borusunun en alt kısmına bağlanmış delici bir uçtur. Sondaj borusu matkabı yüzey üzerindeki ekipmana bağlar, içinden kuyu tabanına kadar inen sondaj çamuru pompalanır. Sondaj borusu çoğu sistemlerde döner tabladaki döner hareketi matkaba iletir
·         Sirkülasyon Sistemi: Sondaj çamurunu basınçla kelly, döner platform ve sondaj borularına pompalayan, pompa, borular ve hortumlar, çamur dönüş hattı, çalkalama ve eleme malzemeleri, taşıyıcı ve toplayıcı, çamur karıştırma silosu gibi kısımlardan oluşur. Sondaj çamuru (veya sirkülasyon akışkanı) karmaşık yapılı bir kimyasal karışımdır (çamur veya hava) ve sondaj önemli bir parçasıdır; sondaj süresince izlenir ve özellikleri (viskozite, yoğunluk, vs., ) kontrol altında tutulur. Sondaj çamurunun işlevleri, matkabı soğutur ve yağlar, sondaj sırasında parçalanan kaya kırıntılarını toplayarak yüzeye taşır, formasyon basıncına bir karşı basınç uygulayarak kuyuya zamanından önce akışkan (petrol ve gaz) akışının engeller ve henüz kasalanmamış kuyunun çökmesini önler
·         Döndürme ekipmanı: Bu sistemde sondaj borusunu tutan ve döndüren büyük bir kol, dönme hareketini döner platforma ve sondaj borusuna ileten 4-6 kenarlı çelik bir malzeme (kelly), döner platform, sondaj borusu, kayaç delme işlemini yapan ve çeşitli şekiller alabilen elmas veya tungsten karbürden sondaj ucu (matkap) bulunur


3. Sondajın İşlemi

Sondaj donanımı kurulduktan sonra işleme bir başlangıç deliği açılarak başlanır ve buradan, hampetrol kapanının bulunduğu varsayılan seviyenin üzerinde bir derinliğe kadar bir yüzey deliği açılır; bu işlem beş aşamada tamamlanır:

·         Deliğe delme ucu (matkap), halka (collar) ve delme borusu konulur
·         Kelly ve döner platform bağlanarak delme başlatılır
·         Sondaj ilerlerken boru ve matkabın dışından sondaj çamuru sirküle edilir ve delikten çıkan kayaç parçaları yüzdürülerek dışarı atılır
·         Delik derinleştikçe sondaj borularına yeni bağlantı parçaları eklenir
·         Önceden saptanan derinliğe ulaşıldığında (bu, birkaç yüz feetten 2000 feete kadar olabilir) sondaj borusu, halka ve matkap çıkarılır

Bu aşamada açılan deliğin kasalama ve betonlanmasına başlanır. Kasa, sondaj boşluğu içine yerleştirilerek kuyunun çökmesini önleyen ve sondaj çamurunun sirkülasyonunu sağlayan, kuyular arasında akışkan transferini engelleyen büyük çaplı çelik veya beton bir borudur. İşlem, bu amaçla kullanılan kasalama veya muhafaza borusunun (casing-pipe) deliğe merkezi bir şekilde yerleştirilip, delikle boru arasında kalan boşluğa hazırlanan çimento çamurunun pompalanarak doldurulmasıdır. Sonra çimentonun sertleşmesi beklenir ve sertlik, düzgünlük ve sızdırmazlık gibi gerekli testler yapılır.

Sodaja bu şekilde kademe kademe devam edilir; delme, kasalama, betonlama sonra tekrar delme. Sondaj çamuruyla dışarı atılan kayaç parçalarında, rezervuar kayaçlarının petrol kumları görüldüğünde son derinliğe ulaşılmıştır. Bu noktada sondaj cihazı çıkarılır ve buluntular üzerinde incelemeler yapılır:

Modern kuyular açılırken sürekli bir işlem uygulanmaz; log ve diğer testler için, ve ayrıca kasalama ve çimentolama işlemleri için sondaj belirli aşamalarda durdurulur.


4. Kuyu Tamamlama

Bir kuyunun ticari miktarlarda petrol veya faz içerdiği saptandıktan sonra sondaj donanımı kaldırılır, açılan kuyu boşluğuna, derinliğe göre, uzun bir üretim kasa borusu sarkıtılarak tamamlama işlemine başlanır. Bu aşamada gerekli kuyu incelemeleri ve testler yapılır (kuyu logları, karot örnekler, drillstem testi gibi). Kuyu tamamlama işlemleri genellikle aşağıdaki safhalardan oluşur.

·         Üretim kasa borusunun dışına çimento basılarak kayaç duvarı ve boru arasındaki boşluk doldurularak sızdırmazlık sağlanır
·         Boru içine üretim derinliğine kadar, içinde patlayıcı madde olan bir delgi tüfeği (perforating gun) sarkıtılır ve patlatılarak kasada delikler açılır; böylece kayaçtaki petrolün kuyu boşluğuna akması sağlanır
·         Bazan kuyuya petrol akışını artırmak için kayacın geçirgenliğini artırıcı işlemler yapılır; bunlardan en çok uygulananlar asit enjeksiyonu ve kırma (fracture) işlemleridir. Rezervuar kayacı kireç taşıysa, kuyuya ve deliklerin dışına asit pompalanır; asit, kireç taşındaki kanalları çözerek petrolün kuyuya akmasını sağlar Rezervuar kayacı kum taşı ise, kum, ceviz kabukları ve aluminyum pelletler içeren özel bir akışkan hazırlanır, kuyuya ve deliklerin dışına pompalanır. Akışkanın basıncıyla kum taşlarında küçük kırıklar (fracture) oluşur ve petrol kuyuya akmaya başlar; akışkandaki kum, ceviz kabukları ve aluminyum pelletler oluşturulan kırıkların açık kalmasını sağlar
·         Kuyuya petrol akmaya başladığında sondaj ekipmanı çıkarılır ve kuyudan petrol ve gazın çıkarılmasında kullanılacak olan kuyuya kadar uzanan küçük-çaplı üretim borusu yerleştirilir. Borunun dışına, kuyu seviyesine kadar, paker (bir sızdırmazlık aleti, bir ayarlayıcı ve akışkanlar için bir giriş yolu olan düzenek) salınarak tüpün sızdırmazlığı sağlanır (Şekil-3)
·         Son olarak üretim tüpünün üstüne Noel ağacı (Christmas tree) denilen çok-valfli bir sistem takılır ve kasanın üzerine betonlanır. Petrol ve gaz üretiminde Noel ağacı, kuyunun üstüne yerleştirilmiş bir seri borular, bağlantı parçaları, pompalar ve valflerden oluşan ve kuyudan çıkan petrol ve gazın akışını kontrol altında tutmak için kullanılan bir pompalama sistemidir. Bazı gaz kuyuları, yer altından yüksek basınçla kendiliğinden yüzeye çıktığından üretim için ayrıca bir pompalama sistemine gerek olmaz. Bu gibi hallerde Noel ağacı, kuyudan gazın alınmasında gerekli kontroller için kullanılır

Şekil-3: Tamamlanmış bir petrol kuyusu


5. Kuyu İnceleme ve Formasyon Değerlendirme

Açılan bir kuyuda petrol çıkarsa ve kuyuda yeterli basınç varsa petrol kendiliğinden yüzeye çıkar. Bu durumda kuyuya muhafaza borusu döşenir, kuyu ağzına bir vana bağlanarak çıkan petrol tanklara alınır. Kuyudaki rezervuar basıncı yeterli değilse kuyuya pompa (at başı sistemi) takılarak petrol çekilir.

5.1. Kuyu Logları, Drill Stem Test ve Karot (Core) Örnekler

Kuyu Logları:

Loglar, yeraltı oluşumları hakkında bilgi toplamak amacıyla sondaj boşluğu içinde yapılan bir dizi ölçümlerin sonuçlarıdır. Loglar, uzun bir levha üzerindeki birkaç eğriden oluşur; bunlar, petrol, gaz ve suyun bulunduğu yerlerle ilgili bilgilerin elde edilmesinde kullanılan, kuyu boşluğu veya çevre oluşumları özelliklerini tanımlar. Kuyu incelemelerinde, çeşitli loglardan yararlanılır.

Kuyunun dibine sarkıtılan ölçme aletleri (elektrik ve gaz sensörleri, v.s.,), yukarı doğru çekilirken dipten başlayarak yüzeye kadarki yol boyunca istenen değerleri ölçer, kaydeder ve yukarıdaki elemanlarca datanın izlenmesine olanak verir. Kuyu logları çeşitlidir; bazıları bir kuyudaki kayaçların tanımlanmasında kullanılır, bazıları kuyudan çıkarılan petrol ve gazın sıcaklıklarını ve akış hızlarını ölçer, üretim kasasını çevre kayaçlara bağlayan çimentonun kalitesini saptar.

Örneğin, “Akış bölgesi log analizinde (kayaç tipi)”, sondaj işleminin belirli aşamalarında kuyu deliğine bir loglama seti indirilerek kayaç ve akışkanın çeşitli özellikleri ölçülür (Şekil-4). Buradan elde edilen veriler, kayaç örnekleri ve akışkanın analiz sonuçlarıyla kalibre edilerek kayaçların tipi ve akışkanın karakterini teşhiste kullanılır. Kayaçların çevresindeki kalıntılarının tanımlanmasıyla bir rezervuar veya seal kayacın kalitesi ile rezervuar kayacın porozite ve geçirgenliğini saptanabilir. Akışkanla ilgili ölçümler de yatakta hidrokarbonların varlığı veya yokluğuyla ilgili bilgiler verir. Loglar çeşitli şekillerde gruplandırılabilir; aşağıda bazı log tanımları ve işlevleri verilmiştir.

Şekil-4: Akış bölgesi log analizi (kayaç tipi)


1. Elektrik Logları

Doğal Potansiyel (Spontaneous Potential): En eski loglardan biridir. Kuyu içerisinde sonda yukarıya doğru çekilirken sonda içerisindeki elektrot ile yeryüzüne yerleştirilmiş elektrot arasındaki doğal elektrik akımı kaydedilir. Kuyu içerisini doldurmuş olan sondaj çamuru geçirgen madde görevi yapar; .akım sondaj çamuru ile formasyon suyu arasındaki tuzluluk farkına dayanır. Na+ ve Cl- iyonları daha konsantre sıvıdan daha seyreltik sıvıya doğru akar ve böylece bir elektrik akımına neden olur. Formasyonun permeabilitesi ile ilgili olan bu elektrik potansiyeli mili volt cinsinden ölçülür.

Direnç (Rezistivite) Logu: Formasyonların elektrik akımına karşı göstermiş oldukları görünür direnci ölçme esasına dayanan bir logdur. Direnci etkileyen başlıca faktörler, formasyon direnci, direnci ölçülen birimlerin alt ve üstündeki birimlerin dirençleri, formasyon kalınlığı, çamurun direnci, kuyu çapı, çamur istila zonunun direnci.

Formasyonların elektrik dirençlerini ölçmek için 3 ana yol vardır,

·         Normal log: Bu yöntemde kuyu dibine sarkıtılan sonda ile yüzey elektrotları arasında bir elektrik potansiyeli ve bir akım oluşturulur. Sonda üzerinde genellikle bir çift elektrod vardır. Sonda yukarıya çekilirken bunlar formasyon rezistivitesindeki değişimleri kaydeder
·         Yatay (Later) Log: Bu sistemde formasyon içerisine yatay olarak akım verilir. Böylece yanal olarak birimlerin içerisine daha fazla nüfuz sağlanarak daha doğru rezistivite değerleri ölçülür
·         İndüksiyon Logu: Bu sistem tatlı su çamurlarında veya petrollü çamur sisteminde kullanılır. Sonda üzerinde yüksek frekanslı alternatif (değişken) akım veren bir verici ve bir alıcı vardır. Alternatif akım manyetik bir alan oluşturur, bu da formasyon içerisinde halka şeklinde Fourcault akımlarına neden olur. Oluşan bu akım formasyonun rezistivitesine göre değişim gösterir ve alıcı tarafından kaydedilir. Bu yöntemde formasyon ile sonda arasında bir iletkene yani çamura ihtiyaç yoktur


2. Radyoaktivite Logları

Gamma Işını Logu

Kayaların radyoaktiviteleri arasındaki farklardan yararlanarak hazırlanan bir logdur. Gamma logları kayalardaki radyoaktif maddelerin bozunması sonucu açığa çıkan gamma ışınlarını API derecesi cinsinden ölçer. Kayalardaki en yaygın radyoaktif element potasyumdur. Bu mineral en bol olarak illitler içerisinde, daha az miktarda da feldspat, mika ve glokoni içerisinde bulunur. Zirkon, monazit ve çeşitli fosfat mineralleri de radyoaktiviteye sahiptir. Organik maddeler bünyelerinde uranyum ve toryum biriktirirler. Bu nedenle petrol anakayaları, petrollü şeyller, sapropeller ve algli kömürler radyoaktiftir. Gamma logu kuyu çapından etkilenen bir log olduğu için kuyu çapını ölçen kaliper logu ile birlikte kullanılır. Gamma logunun kullanıldığı alanlar arasında kasalanmış kuyular, litolojik ayırım, rezervuarların shale (şeyl) veya kil oranlarının belirlenmesi, kuyu korelasyonu sayılabilir.

Nötron Logu

Bu log alımı esnasında formasyon radyoaktif bir kaynak tarafından nötron bombardımanına tutulur. Bu bombardıman sonucunda içerisindeki hidrojen miktarına bağlı olarak kayadan gama ışınları çıkar ve bunlar sonda üzerindeki bir alıcı vasıtası ile kaydedilir.

Hidrojen, formasyon içerisindeki minerallerde bulunmamasına karşılık bütün formasyon sıvılarında (petrol, gaz, su) mevcuttur. Bu nedenle nötron bombardımanına kayanın vereceği tepki doğrudan kayanın gözenekliliği ile ilgilidir.
Nötron logu da kuyu çapından etkilendiği için kaliper logu ile birlikte değerlendirilir.


3. yoğunluk Logu

Gamma ışınlarının formasyon içerisine gönderilip geri dönen miktarın ölçülmesi esasına dayanan bir radyoaktivite logudur. Gamma-gamma aleti yardımı ile ölçülür. Gamma ışınlarının geri dönme miktarı formasyon içerisindeki atomların elektron yoğunluğu ile, bu da formasyonun asıl yoğunluğu ile ilgilidir. Formasyon içerisinde gaz bulunması yoğunluğu düşürür, yüksek porozite değeri verir.

4. Sonik (Akustik) Log

Formasyonun akustik hızının ölçülmesi esasına dayanan bir logdur. Sismik dalga hızını derinlerde tayine yarar. Kuyu içerisine sarkıtılan aletin bir ucundan bir ses dalgası gönderilerek diğer ucundan dönüş zamanı ölçülür. Bu zaman kayanın gözenek miktarı ile denetlenir. Mikrosaniye/foot cinsinden ölçülen sesin transit zamanından bir formül yardımı ile kayanın porozitesi hesaplanır. Sonik log muhafazasız kuyularda kullanılabilir.


5. Porozite Logları Kombinasyonu

Formasyonun porozitesini belirlemeyi amaçlayan elektrik, radyoaktivite ve akustik loglar formasyon porozitesinin yanısıra litoloji, kil ve gaz içeriğinden etkilenirler. Bu nedenle tek başlarına kullanılmaktan çok birarada kullanıldıklarında daha doğru sonuçlar verirler.

Örneğin gaz zonlarında nötron logu çok düşük porozite değerleri verirken yoğunluk logu çok yüksek porozite değeri vermektedir. Bu farklı porozite değerleri birlikte değerlendirilerek bir avantaja dönüştürülebilir.


6. Dipmetre (Eğim) Logu

Kuyu içerisine sarkıtılan ‘dipmetre sondası’ denilen bir aletle kuyuda kesilen birimlerin eğimleri ölçülür. Bu alet esas itibariyle bir çok kollu bir rezistivite logudur ve içerisinde aletin yönünü tayin eden bir pusula mevcuttur.

Bugün, kuyu içine indirilen kameralarla kasanın içi videoya kaydedilebilmekte, kasa içine akan akışkanın özellikleri saptanabilmektedir. Logging aletleri arasında çap, mekanik özellikler, sıcaklık. tuzluluk, perforasyon derinliği, izci, enjeksiyon, indüksiyon,ve çamur logları sayılabilir. Bunlar dışında yüzey direnci, elektriksel direnç, tesirle polarizasyon gibi bazı metotlar da vardır.

Sondaj-Gövde (Drill-Stem Test, DST) testi

Tahmin edilen rezervuar kayacına ulaşıldığında deliğe özel bir düzenek sarkıtılarak basınç ölçmeleri yapılır ve belirli aralıklarla akışkan örnekleri alınır. Böylece kuyudaki akışkan ve akışkanın akış hızıyla ilgili verilere ulaşılır.

Sondaj gövdesi, işlemde kullanılan tüm parçalardan oluşur; kelly, sondaj borusu, bağlantı malzemeleri, gibi. DST test sistemi, yer üstünden kumanda edilebilen valflar ve çıkış boruları ile basınç-kaydedicilerden oluşur (Şekil-5).

Şekil-5: Kuyu boşluğu drill stem (oluşum akışkanı-petrol, gaz, su-için test elemanları)


Karot (Core) Örnekler

Kayaçtan örnekler (karot) alınıp jeolojik analizler yapılarak rezervuar kayacı özelliklerini taşıyıp taşımadığı incelenir; porozitesi, geçirgenliği, litolojisi, akışkan içeriği, dip (dalma) açısı ve jeolojik yaşı saptanır.
Karotlar, sondaj ile alınan ortalama 10 cm çapında silindirik numunelerdir. Karot numunesi karot tomografisi cihazıyla ve/veya taramalı elektron mikroskopla incelenerek yapısı ve petrolün içeren kılcal kanallar izlenir; gözenek olarak adlandırılan bu kılcal kanallar kristal taneciklerin arasında bulunur ve ortalama 1-10 mikron boyutundadır.




GERİ (hampetrolden petrokimyasallara)