Hampetrol, Doğal Gaz, Kömür, Güç Üretimi (energy sources)

1. Hampetrol Pazarı

Hampetrol Talebi

Global enerji talebinin, 2000-2030 yılları arasında ekonomik büyümeyle paralel olarak %1.7/yıl artışla 75 mv/günden 120 mv/güne yükseleceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ekonomilerindeki talep artışı OECD ülkelerinden daha fazla olacaktır; Asya devletleri, özellikle de Çin ve Hindistan’ın enerji tüketimlerindeki artışın fazla olacağı düşünülmektedir (Tablo-1).


Tablo-1: Dünya Hampetrol Talebi, (Milyon Varil/Gün)


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
OECD Kuzey Amerika
22.2
24.8
27.7
30.8
1.1
Meksika
1.9
2.3
2.9
3.5
2.0
OECD Avrupa
14.1
15.3
16.0
16.4
0.5
OECD Pasifik
8.5
9.5
10.3
10.5
0.7
Avrupa
12.3
13.2
13.7
13.9
0.4
Diğer OECD Avrupa
1.9
2.1
2.4
2.5
1.0
Japonya, Avustralya, Y.Zelanda
6.4
6.9
7.2
7.0
0.3
Kore
2.1
2.6
3.1
3.4
1.6
OECD Toplam
44.8
49.6
54.0
57.6
0.8
Geçiş Ekonomileri
4.6
5.4
6.3
7.1
1.5
Rusya
2.7
3.1
3.7
4.4
1.7
Diğerleri
1.9
2.3
2.5
2.7
1.1
Çin
4.9
7.0
9.4
12.0
3.0
Endonezya
1.1
1.5
2.0
2.4
2.7
Diğer Doğu Asya
3.2
4.4
5.7
7.0
2.7
Hindistan
2.1
3.0
4.2
5.6
3.3
Diğer Güney Asya
0.5
0.8
1.2
1.8
4.0
Brezilya
1.8
2.4
3.1
3.8
2.5
Diğer Latin Amerika
2.7
3.4
4.3
5.5
2.4
Afrika
2.0
2.9
3.9
5.4
3.3
Orta Doğu
4.1
5.2
6.3
7.7
2.2
OECD Olmayanlar
27.1
35.9
46.4
58.3
2.6
Bunkerler/Stok Değişimleri
3.1
3.3
3.6
4.1
1.0
Toplam Talep
75.0
88.8
104.0
120.0
1.6



Tablo-2: Dünya Enerji Talebi, Mtpe


1971
2000
2010
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
Kömür
1449
2355
2702
3606
1.4
Petrol
2450
3604
4272
5769
1.6
Gaz
895
2085
2794
4203
2.4
Nükleer
29
674
753
703
0.1
Hidro
104
228
274
366
1.6
Diğer Yenilenir
73
233
336
618
3.3
Toplam
4999
9179
11132
15267
1.7



Tablo-3: Dünya Hampetrol Arzı, Mv/Gün, (Milyon Varil/Gün)


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
Non-OPEC
43.4
47.8
45.7
42.1
-0.1
OECD toplam
21.2
19.8
16.3
12.8
-1.7
OECD Kuzey Amerika
13.6
14.0
12.3
9.9
-1.1
US ve Kanada
10.1
9.9
8.3
7.1
-1.2
Meksika
3.5
4.1
4.0
2.7
-0.8
OECD Avrupa
6.7
5.2
3.5
2.5
-3.3
EU
3.3
2.3
1.6
1.1
-3.5
Diğer OECD Avrupa
3.4
3.0
1.9
1.4
-3.0
OECD Pasifik
0.9
0.5
0.5
0.5
-1.8
Non-OECD
22.2
28.0
29.4
29.3
0.9
Rusya
6.5
8.6
9.0
9.5
1.3
Diğer Geçiş Ekonomileri
1.6
4.1
4.9
5.4
4.1
Çin
3.2
2.8
2.5
2.1
-1.4
Hindistan
0.7
0.5
0.4
0.3
-2.5
Diğer Asya
1.6
1.4
1.1
0.7
-2.8
Brezilya
1.3
2.3
3.2
3.9
3.7
Diğer Latin Amerika
2.3
2.0
2.0
1.9
-0.5
Afrika
2.8
4.5
4.9
4.4
1.5
Orta Doğu
2.1
1.8
1.5
0.9
-2.7
OPEC
28.7
35.9
50.2
64.9
2.8
OPEC Orta Doğu
21.0
26.5
37.8
51.4
3.0
Endonezya
1.4
1.5
1.7
1.7
0.6
Diğer OPEC
6.3
7.9
10.7
11.8
1.9
Non-konvensiyonal petrol
1.1
3.0
5.6
9.9
7.7
Gaz-sıvı prosesleri
0.0
0.3
1.1
2.3
14.2
Proses kazançları
1.7
2.2
2.6
3.1
1.9
OPEC, %
38.4
40.4
48.3
54.1
1.2
OPEC Orta Doğu, %
28.1
29.8
36.4
42.9
1.4
Toplam Arz
75.0
88.8
104.0
120.0
1.6



Hampetrol Üretimi

Konvensiyonal Hampetrol

Konvensiyonal (geleneksel) hampetrol üretimi, bazı küçük üreticilerin de gelişim göstermesine rağmen az sayıdaki üreticinin tekelinde kalmaya devam edecektir. OPEC üyeleri, özellikle de Orta Doğu Pazar payını artıracaktır (Tablo-3). OPEC üyesi olamayan ülkelerin üretimleri 2010 yıllarında 48 mv/günle en üst seviyeye ulaşacak, sonra yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır. Orta Doğu halen dünyadaki ispatlanmış hamperol rezervlerin yarıdan fazlasına, keşfedilmemiş kaynakların da yaklaşık olarak %40’ına sahiptir.

2030 Yılına kadar yapılan tahminlere göre fosil yakıtları talebin yaklaşık olarak %90’ını oluşturmaktadır (Şekil-1); toplam talepteki pay 2000’deki %87 değerinden 2030’da %89’a yükselmektedir. Petrol, %38 olan payının %37’ye düşmesine karşın en önemli birinci enerji kaynağı olma özelliğini sürdürecektir; 2000 yılında günde 75 milyon varil olan talebin, 2010’da 89, 2030’da 120 milyon varile çıkacağı öngörülmektedir. Talepteki artışın büyük bir kısmı taşımacılık sektöründen gelecektir. Petrol kara, deniz ve hava taşımacılığında tercih edilen yakıt olmayı sürdürecektir; 2030 yılında taşımacılık sektörü tüm hampetrolün %55’ini tüketeceği varsayılmaktadır (bugün için %47). Güç üretiminde hampetrol kaynaklı yakıtların kullanımı aynı ağırlıkta devam edecektir.

Şekil-1: Dünya birincil enerji talebi



OECD (Organization for Economic Co-operation and Development) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Organizasyonu
OECD, serbest ekonomi  ve demokrasi ilkelerini benimsemiş olan gelişmiş ülkelerin kurduğu uluslar arası bir organizasyondur; kökeni, II. Dünya Savaşından sonra Avrupa’nın yeniden yapılandırılması için uygulanan Marshall Planına destek amacıyla oluşturulan Avrupa Ekonomi İşbirliği Organizasyonudur (Organization for European Economy Co-operation, OEEC). Üye ülkeler:
ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Kore, Lüksembourg, Macaristan, Meksika, Norveç,Polonya, Portekiz, Slovak Cumhuriyeti, Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan.

OPEC (The Organization of the Petroleum Exporting Countries) Petrol İhraç Eden Ülkeler Organizasyonu
OPEC üye devletler arasında ekonomik ve düzenli üretim ve ihracat, kararlı fiyat uygulaması ve ülkelerine gerekli kazancı sağlayacak petrol politikalarını saptamak amacıyla 1960 yılında İran, Irak, Kuveyt, S. Arabistan ve Venezüella’nın katılımıyla kuruldu, 1962’ye kadar altı ülkenin (Katar, Endonezya, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya) katılımıyla üye sayısı on bire yükseldi. Kuruluşundan itibaren ilk beş yıl Cenova’da olan merkez 1965’de Viyana’ya nakledildi.
Kuruluşundan sonraki yirmi yıl içinde iki petrol krizi yaşandı; 1973’deki Arap petrol ambargosu ve 1979’daki İran Devrimi. Yükselen petrol fiyatları 1980’li yılların başında düşüşe geçti. Ancak Ortadoğu’daki karışıklıklar 1986’da üçüncü, 1990 başında dördüncü petrol krizini yarattı. Petrol fiyatlarında yaşanan krizler OECD üyesi olmayan ülkelerin üretimlerinin artırmasıyla 1998’e kadar kararlı bir fiyat politikası yaşandı.


Konvensiyonal Hampetrol
Yeraltı rezervuarlardan geleneksel kuyular vasıtasıyla çıkarılan petrol ve doğal gaz sıvıları olarak tanımlanır; doğal bitümlerin bulunduğu derin su-kum yataklarından yapılan üretimler de bu gruptadır.
Non-Konvensiyonal Hampetrol
Petrol-shale’leri, petrol-kumlarından çıkarılan ürünler, kömürden elde edilen (Coal To Liquid; GTL) sentetik petrol ürünleri ve sıvı ürünlerle, doğal gazdan ve biyokütleden elde edilen ürünleri (Gas to Liquid; GTL)) kapsar.



Non-Konvensiyonal Hampetrol

2030 Yılına kadar olan dünya hampetrol arzının %8 kadarının non-konvensiyonal petrol yataklarından sağlanabileceği düşünülmektedir; 2000’de 1.1 mv/g olan arzın, 2030’da 9.9 mv/g seviyesine çıkacaktır. Bu artış non-konvensiyonal yataklardan ekonomik üretimlerin yapılabilmesini sağlayacak yeni teknolojilerin geliştirilmesiyle mümkün olabilecektir. Gaz-sıvı (GTL) fabrikaları bu tür yataklardan hampetrol üretimine önemli derecede katkı sağlayacak, 2000 yılı itibariyle 43 kv/gün olan üretimleri 2010’da 300 kv/güne, 2030’da 2.3 mv/güne yükselecektir.

Non-konvensiyonal hampetrol yataklarından en önemlileri Kanada’daki yağ kumları ve Venezüella’daki çok ağır bitümlü yataklardır. Bu iki bölgenin 580 milyar varil üretilebilir (recoverable) rezervleri olduğu tahmin edilmektedir; bu miktar Orta Doğudaki tüm konvensiyonal rezervlerden daha fazladır.


2. Doğal Gaz Pazarı


Tablo-4: İspatlanmış Doğal Gaz Rezervleri


Trilyon m3, 2002
Pay, %
Kuzey Amerika, toplam
7.15
4.6%
Güney ve Merkez Amerika, toplam
7.08
4.5%
Avrupa ve Avrasya, toplam
61.04
39.2%
Ortadoğu, toplam
56.06
36.0%
Afrika, toplam
11.84
7.6%
Asya-Pasifik, toplam
12.61
8.1%
DÜNYA, toplam
155.78
100.0%


Dünya doğal gaz rezervleri son yirmi yılda %100 oranında artış göstermiştir. 2002 yılı  itibarıyla dünya doğal gaz rezervlerinin 155.7 trilyon m3 olduğu tahmin edilmektedir. Son yirmi yılda rezerv artışları Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde, Ortadoğu, Güney ve Orta Amerika ile Asya Pasifik bölgelerindeki ülkelerde görülmüştür. En önemli artışlar Afrika kıtasında Cezayir ve Mısır’da ve Asya Pasifik bölgesinde görülmüştür.

Doğal Gaz Talebi

Doğal gaz talebinin, yenilenir enerji kaynakları (hidro enerji dışındaki) hariç diğer tüm yakıtlardan daha fazla olacağı, 2030 yılana kadar yıllık %2.4 artışla kömürden sonra ikinci en büyük enerji kaynağı haline geleceği, 2000-2030 yılları arasında tüketimin iki katına çıkarak dünya enerji talebi içindeki yerinin %24’den 28’ e yükseleceği tahmin edilmektedir (Şekil-2); tüketimin büyük bir kısmı yüksek verimli gaz türbinli güç jeneratörlerine olan talepten (~%60) kaynaklanacaktır.



Şekil-2: Enerji kaynaklarının dağılımı



Şekil-3: İspatlanmış doğal gaz rezervlerinin dağılımı, 2002

Doğal gazın karbon içeriği diğer yakıtlara göre daha düşük olduğundan çevre kirliliği yönünden tercih edilen bir yakıttır ve bu özelliği nedeniyle gelecek yıllarda da öncelikli yakıt olacaktır. Gelişmekte olan Asya Devletlerinde, özellikle de Çin ve Latin Amerika’da talep artışı yüksek olacaktır. Az da olsa, diğer doğal gaz talep artışı nedenleri, sentetik yakıt üreten gaz-sıvı fabrikaları ve yakıt pilleri için gerekli hidrojen üretimi olacaktır.

Doğal Gaz Arzı

Gaz kaynakları, talep artış projeksiyonunda saptanan miktarlardan daha fazladır. İspatlanmış rezervler 2001 yılı başında 165 tm3tür (trilyon metre küp). Global rezervlerin yarısı Rusya ve İran’dadır; 1970 yılında önemli derecede gaz rezervi olan ülkeler 50 kadarken yeni çalışmalar ve keşiflerle bugün 90 dolayına kadar artmıştır. İspatlanmış rezervler de dahil kalan rezervler USGS’ye (US Geological Survey) 386 tm3tür; uluslar arası gaz enformasyon merkezi (Cedigaz) nihai gaz rezervlerini 450-530 tm3 arasına vermektedir. Yapılan son çalışmalar mevcut üretim hızının korunması durumunda dünya gaz rezervlerinin 170-200 yıl yeteceği doğrultusundadır. Son 20 yılda ispatlanmış gaz rezervleri iki katına çıkmıştır; bunlar eski Sovyet Devletleri, Orta Doğu ve Asya/Pasifik bölgelerindedir. Şüphesiz gelecekte de yeni keşifler olacaktır.



Dünyada doğal gaz kaynaklarının bölgesel dağılımına bakıldığında rezervlerin petrole göre daha geniş bir alanda dağıldığı görülmektedir. Ortadoğu Bölgesi petrol rezervlerinin %65’ine sahip olduğu halde doğal gaz rezervlerinin %36’sına sahip bulunmaktadır. Sınırlı petrol rezervlerine sahip bazı bölgeler doğal gaz kaynaklarının daha büyük bir kısmına sahiptirler.

Ham doğal gaz: Rezervuardan çıkarıldığı haldeki doğal gaza ham doğal gaz denir; çeşitli miktarlarda ağır hidrokarbonlar (bunlar atmosferik basınçta sıvılaşırlar), su buharı, bazan sülfür bileşikleri (hidrojen sülfür gibi) ve hidrokarbon olmayan gazlar (karbon dioksit, nitrojen veya helyum gibi) içerir. Ham doğal gaz, çoğunlukla olduğu halde kullanılmaz.




3. Kömür Pazarı


Tablo-5: İspatlanmış kömür rezervleri


Milyon ton, 2002
Pay, %
Kuzey Amerika, toplam
257783
26.2%
Güney ve Merkez Amerika,toplam
21752
2.2%
Avrupa ve Avrasya, toplam
355370
36.1%
Afrika ve Ortadoğu, toplam
57077
5.8%
Asya-Pasifik, toplam
292471
29.7%
DÜNYA, toplam
984453
100.0%



Şekil-4: İspatlanmış kömür rezervlerinin dağılımı, 2002


Kömür Talebi

2000-2030 Yılları arasında dünya kömür talebindeki artışın 2/3’ünü Çin ve Hindistan karşılayacaktır; gelişmekte olan ülkeler yönünden bakıldığında bu oran dörtte üçtür. Bu dönemde kömür talebinin artacağı, fakat artışın petrol ve gaza kıyasla daha düşük olacağı tahmin edilmektedir.

Global kömür tüketimi 2000-2030 arasında yılda %1.4 kadar olacaktır (Tablo-6); bunun toplam enerji tüketimi içindeki payı 2000’de %26, 2030’da %24 dolayında seyredecektir, artışın %90 kadarı güç üretimine harcanacaktır ( Şekil-5). Gelecekte, yeni teknolojilerin bulunması ve yaygınlaşmasıyla kömür daha cazip bir yakıt olacaktır.

Kömür Arzı

Dünya kömür rezervleri çok fazladır ve petrol ve doğal gazla kıyaslandığında de dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış haldedir. Ekonomik olarak üretilebilir kömür rezervlerinin bir trilyon ton dolayında olduğu, veya şimdiki üretim hızıyla devam edildiğinde 200 yıllık rezerv bulunduğu tahmin edilmektedir. Rezervlerin yarısı kadarı OECD ülkelerindedir. Uygulamada, üretim ekonomisi yönünden bir ülkedeki kömür rezervlerinin kalitesi ve jeolojik özellikleri, rezerv miktarından daha önemlidir; kalite bölgeden bölgeye değişir.


Tablo-6: Dünya Kömür Arzı, (Mtoe)


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
OECD kuzey Amerika
579
586
651
685
0.6
OECD Avrupa
319
298
287
283
-0.4
OECD Pasifik
184
205
221
215
0.5
Geçiş Ekonomileri
213
252
248
260
0.7
Afrika
91
105
131
174
2.2
Çin
659
854
1,059
1,278
2.2
Diğer Asya
281
366
487
655
2.9
Latin Amerika
23
27
33
44
2.3
Orta Doğu
7
9
12
14
2.6
Dünya
2,355
2,702
3,128
3,606
1.4




Kömür üretimi Çin, USA, Hindistan, Avustralya, Güney Afrika, Endonezya, Kanada, Kolombiya ve Venezüella’da artarken Avrupa ülkelerinde azalacaktır. Asya/Pasifik pazarının, Avustralya, Endonezya ve Çin tarafından, Avrupa-Atlantik pazarının da Güney Afrika, USA, Kolombiya ve Venezüella tarafından besleneceği görüşü hakimdir.

   
    
Şekil-5: Sektörlere göre dünya kömür talebi


4. Güç Üretimi

Elektrik

Dünya elektrik talebindeki artışın diğer enerji kaynaklarına kıyasla daha yüksek olacağı, 2000-2030 yılları arasında, ortalama %2.4/yıl artışla talebin iki katına çıkacağı ve toplam enerji tüketimi içindeki payının %18’den %22’ye yükseleceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler açısından bakıldığında elektrik talebi artış hızı %4/yıl olacaktır; yani, global elektrik talebinde bu ülkelerin 2000 yılındaki %27’lik payının, 2030 yılında %43 gibi bir değere yükselecektir.

Nükleer üretimin önümüzdeki 10 yılda en üst seviyesine çıkması ve derece derece azalması beklenmektedir. 2010 yılında nükleer gücün dünya enerji talebindeki payının %7 civarında olacağı, 2030 yılında ise bu değerin %5’e düşeceği; toplam elektrik üretimindeki 2000 yılındaki %17 olan payının da azalacağı ve 2030 yılında %9’a kadar düşeceği tahmin edilmektedir. Nükleer üretim, çoğunluğu Asya’da olan çok az ülkede artacaktır. Nükleer üretimde en büyük düşüşün Kuzey Amerika ve Avrupa’da yaşanması beklenmektedir (Tablo-7).


Tablo-7: Dünya Elektrik Üretiminde Kullanılan Yakıtlar


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
Brüt üretim (milyar kW saat)
15391
20037
25578
31524
2.4
Kömür
5989
7143
9075
11590
2.2
Petrol
1241
1348
1371
1326
0.2
Gaz
2676
4947
7696
9923
4.5
Hidrojen-Yakıt Pilleri
0
0
15
349
Nükleer
2586
2889
2758
2697
0.1
Hidro
2650
3188
3800
4259
1.6
Diğer Yenilenebilirler
249
521
863
1381
5.9
Toplam tüketim, (Mtpe)
1088
1419
1812
2235
2.4
Kullanım ve kayıplar (Mtpe)
235
304
388
476
2.4
Endüstri
458
581
729
879
2.2
Mesken
305
408
532
674
2.7
Servisler
256
341
440
548
2.6
Diğer
68
89
111
133
2.3


Yakıt Çeşitleri

Elektrik üretiminin 2000-2030 yılları arasında %2.4/yıl hızla artacağı düşünülmektedir. Bugün için toplam elektrik üretiminde kullanılan temel yakıt %40 payla kömürdür; kalan %60’lık üretim, yaklaşık olarak eşit paylarla doğal gaz, nükleer güç ve hidroelektrik yoluyla yapılmaktadır. Yapılan projeksiyon çalışmaları gelecek 30 yılda çeşitli yakıtlar arasında doğal gazın başat konuma geçeceğini göstermektedir.

Elektrik üretiminde kullanılan çeşitli yakıtlar ve kaynakların 2000-2030 yılları arasındaki projeksiyonu aşağıdaki gibi özetlenebilir; yorumlarda toplam elektrik üretimi esas alınmıştır.

·         Kömür en büyük yakıt olma özelliğini sürdürecektir
·         Petrol, toplamdan azalan oranlarda pay almaya devam edecektir
·         Doğal gazın payı artacak, 2000’de %17, 2030’da %31’e yükselecektir
·         Nükleer güç üretimi az da olsa artacak, fakat toplamdaki payı azalacaktır
·         Hidroelektrik üretimi %60 dolayında artacak, fakat toplamdaki payı azalacaktır
·         Non-hidro yenilenebilir enerji %6/yıl artışla diğer kaynaklardan daha hızlı bir yükselme gösterecektir; projeksiyon periyodunda üretimi altı misline çıkacaktır; 2030 yılında dünya elektrik üretiminin %44’ünün bu kaynaklardan sağlanacak, bunu da %80’inin rüzgar ve biyokütleden elde edilecektir

Doğal gazdan elde edilen hidrojenle çalışan yakıt pilleri, özellikle 2020 yılından sonra yeni bir elektrik kaynağı konumuna gelecek ve 2030’da toplam elektrik üretiminin %1’ine yakın bir kısmını sağlayacaktır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi, özellikle 2020 yılından sonra önemli derecede artacaktır. Güneş enerjisinden elektrik üretimi 2000-2030 arasında %16/yıl artışla 92 TW saate ulaşacaktır. Jeotermal güç %4.3/yıl artış gösterecek ve toplam elektrik üretimindeki payını iki katına yükselterek %0.6’ya ulaşacaktır.