Enerji Kaynakları, Hampetrol (energy sources, crude oil)


1. ENERJİ KAYNAKLARI

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2000-2030 dönemini kapsayan enerji projeksiyonu, enerji kullanımının artacağı, fosil yakıtların enerji kaynakları arasında bugün olduğu gibi başat olmaya devam edeceği ve gelişmekte olan ülkelerin enerji tüketimlerinin gelişmiş ülkelere hızla yaklaşacağı yönündedir.

Global enerji talebinin 2000-2030 arasında yıllık ortalama %1.7 oranında artarak ~15.3 milyar ton petrol eşdeğerine ulaşacağı tahmin edilmektedir (Tablo-1, Şekil-1). Bu miktar bugünkü talebin 2/3 si dolayındadır. Son 30 yıldaki yıllık talep artışının %2.1 olduğu düşünülürse, artış hızının düşeceği söylenebilir.

Fosil yakıtları enerji talebindeki artışın yaklaşık %90’ını karşılayarak birincil enerji kaynağı olma özelliğini koruyacak, global enerji talebi 2000 yılındaki günde 75 milyon varil değerinden, yıllık %1.6’lık artışla 2030’da günde 120 varile yükselecektir.

Talep artışının dörtte üçünün taşımacılık sektöründen kaynaklanacağı tahmin edilmektedir. Kara, deniz ve hava taşımacılığında petrol ürünleri kullanımı tercihi devam edecek, dolayısıyla tüm bölgelerde, özellikle de gelişmiş ülkelerde hafif ve orta distilat ürünlere olan talep artarken çoğunlukla endüstride kullanılan ağır ürünler talebinde azalma görülecektir.

Tablo-1: Dünya Enerji Talebi, Mtpe


1971
2000
2010
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030)%
Kömür
1449
2355
2702
3606
1.4
Petrol
2450
3604
4272
5769
1.6
Gaz
895
2085
2794
4203
2.4
Nükleer
29
674
753
703
0.1
Hidro
104
228
274
366
1.6
Diğer Yenilenir
73
233
336
618
3.3
Toplam
4999
9179
11132
15267
1.7



Şekil-1: Enerji kaynaklarının dağılımı, (a) 2000 yılı, (b) 2030 yılı tahmini


1.1. HAMPETROL PAZARI

Burada iki kavramın açıklanması gerekir; rezervler ve ispatlanmış rezervler. (Tablo-2)

Rezervler: Keşfedilmiş kaynaklardan gelecekte ekonomik olarak üretim yapılabileceği tahmin edilen gaz ve petrol miktarıdır.

İspatlanmış Rezervler (Proved Reserves): Kazanılabilir gaz ve petrol miktarının yüksek kesinlik derecesiyle saptanabildiği rezervlerdir. Gerçek üretim miktarı, tahmin edilen ispatlanmış rezervlere eşit veya daha fazladır.

Tablo-2: İspatlanmış Hampetrol Rezervleri


Milyar ton, 2002
Pay, %
Kuzey Amerika, toplam
6.4
4.8%
Güney ve Merkez Amerika, toplam
14.1
9.4%
Avrupa ve Avrasya, toplam
13.3
9.3%
Ortadoğu, toplam
93.4
65.4%
Afrika, toplam
10.3
7.4%
Asya-Pasifik, toplam
5.2
3.7%
DÜNYA, toplam
142.7
100.0%



Şekil-2: İspatlanmış hampetrol rezervlerinin dağılımı, 2002


Hampetrol Talebi

Global enerji talebinin, 2000-2030 yılları arasında ekonomik büyümeyle paralel olarak %1.7/yıl artışla 75 mv/günden 120 mv/güne yükseleceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ekonomilerindeki talep artışı OECD ülkelerinden daha fazla olacaktır; Asya devletleri, özellikle de Çin ve Hindistan’ın enerji tüketimlerindeki artışın fazla olacağı düşünülmektedir (Tablo-3).

Tablo-3: Dünya Hampetrol Talebi, (milyon varil/gün)


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
OECD Kuzey Amerika
22.2
24.8
27.7
30.8
1.1
Meksika
1.9
2.3
2.9
3.5
2.0
OECD Avrupa
14.1
15.3
16.0
16.4
0.5
OECD Pasifik
8.5
9.5
10.3
10.5
0.7
Avrupa
12.3
13.2
13.7
13.9
0.4
Diğer OECD Avrupa
1.9
2.1
2.4
2.5
1.0
Japonya, Avustralya, Y.Zelanda
6.4
6.9
7.2
7.0
0.3
Kore
2.1
2.6
3.1
3.4
1.6
OECD Toplam
44.8
49.6
54.0
57.6
0.8
Geçiş Ekonomileri
4.6
5.4
6.3
7.1
1.5
Rusya
2.7
3.1
3.7
4.4
1.7
Diğerleri
1.9
2.3
2.5
2.7
1.1
Çin
4.9
7.0
9.4
12.0
3.0
Endonezya
1.1
1.5
2.0
2.4
2.7
Diğer Doğu Asya
3.2
4.4
5.7
7.0
2.7
Hindistan
2.1
3.0
4.2
5.6
3.3
Diğer Güney Asya
0.5
0.8
1.2
1.8
4.0
Brezilya
1.8
2.4
3.1
3.8
2.5
Diğer Latin Amerika
2.7
3.4
4.3
5.5
2.4
Afrika
2.0
2.9
3.9
5.4
3.3
Orta Doğu
4.1
5.2
6.3
7.7
2.2
OECD Olmayanlar
27.1
35.9
46.4
58.3
2.6
Bunkerler/Stok Değişimleri
3.1
3.3
3.6
4.1
1.0
Toplam Talep
75.0
88.8
104.0
120.0
1.6
OECD (Organization for Economic Co-operation and Development): Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Organizasyonu


Hampetrol Üretimi

Konvensiyonal Hampetrol

Konvensiyonal (geleneksel) hampetrol, yeraltı rezervuarlardan geleneksel kuyular vasıtasıyla çıkarılan petrol ve doğal gaz sıvıları olarak tanımlanır; doğal bitümlerin bulunduğu derin su-kum yataklarından yapılan üretimler de bu gruptadır.Konvensiyonal hampetrol üretimi, bazı küçük üreticilerin de gelişim göstermesine rağmen az sayıdaki üreticinin tekelinde kalmaya devam edecektir. OPEC üyeleri, özellikle de Orta Doğu Pazar payını artıracaktır. OPEC üyesi olamayan ülkelerin üretimleri 2010 yıllarında 48 mv/günle en üst seviyeye ulaşacak, sonra yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır. Orta Doğu halen dünyadaki ispatlanmış hamperol rezervlerin yarıdan fazlasına, keşfedilmemiş kaynakların da yaklaşık olarak %40’ına sahiptir.

2030 Yılına kadar yapılan tahminlere göre fosil yakıtları talebin yaklaşık olarak %90’ını oluşturmaktadır; toplam talepteki pay 2000’deki %87 değerinden 2030’da %89’a yükselmektedir. Petrol, %38 olan payının %37’ye düşmesine karşın en önemli birinci enerji kaynağı olma özelliğini sürdürecektir. 2000 yılında günde 75 mv (milyon varil) olan talebin, 2010’da 89, 2030’da 120 mv çıkacağı öngörülmektedir. Talepteki artışın büyük bir kısmı taşımacılık sektöründen gelecektir. Petrol kara, deniz ve hava taşımacılığında tercih edilen yakıt olmayı sürdürecektir; 2030 yılında taşımacılık sektörü tüm hampetrolün %55’ini tüketeceği varsayılmaktadır (bugün için %47). Güç üretiminde hampetrol kaynaklı yakıtların kullanımı aynı ağırlıkta devam edecektir.


Şekil-3: Dünya birincil enerji talebi


OECD (Organization for Economic Co-operation and Development): Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Organizasyonu:

OECD, serbest ekonomi  ve demokrasi ilkelerini benimsemiş olan gelişmiş ülkelerin kurduğu uluslar arası bir organizasyondur; kökeni, II. Dünya Savaşından sonra Avrupa’nın yeniden yapılandırılması için uygulanan Marshall Planına destek amacıyla oluşturulan Avrupa Ekonomi İşbirliği Organizasyonudur (Organization for European Economy Co-operation, OEEC). Üye ülkeler:

ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Kore, Lüksembourg, Macaristan, Meksika, Norveç,Polonya, Portekiz, Slovak Cumhuriyeti, Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan

OPEC (The Organization of the Petroleum Exporting Countries) Petrol İhraç Eden Ülkeler Organizasyonu

OPEC üye devletler arasında ekonomik ve düzenli üretim ve ihracat, kararlı fiyat uygulaması ve ülkelerine gerekli kazancı sağlayacak petrol politikalarını saptamak amacıyla 1960 yılında İran, Irak, Kuveyt, S. Arabistan ve Venezüella’nın katılımıyla kuruldu, 1962’ye kadar altı ülkenin (Katar, Endonezya, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya) katılımıyla üye sayısı on bire yükseldi. Kuruluşundan itibaren ilk beş yıl Cenova’da olan merkez 1965’de Viyana’ya nakledildi.

Kuruluşundan sonraki yirmi yıl içinde iki petrol krizi yaşandı; 1973’deki Arap petrol ambargosu ve 1979’daki İran Devrimi. Yükselen petrol fiyatları 1980’li yılların başında düşüşe geçti. Ancak Ortadoğu’daki karışıklıklar 1986’da üçüncü, 1990 başında dördüncü petrol krizini yarattı. Petrol fiyatlarında yaşanan krizler OECD üyesi olmayan ülkelerin üretimlerinin artırmasıyla 1998’e kadar kararlı bir fiyat politikası yaşandı.



Tablo-4: Dünya Hampetrol Arzı, Mv/Gün
 (Milyon Varil/Gün)


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
Non-OPEC
43.4
47.8
45.7
42.1
-0.1
OECD toplam
21.2
19.8
16.3
12.8
-1.7
OECD Kuzey Amerika
13.6
14.0
12.3
9.9
-1.1
US ve Kanada
10.1
9.9
8.3
7.1
-1.2
Meksika
3.5
4.1
4.0
2.7
-0.8
OECD Avrupa
6.7
5.2
3.5
2.5
-3.3
EU
3.3
2.3
1.6
1.1
-3.5
Diğer OECD Avrupa
3.4
3.0
1.9
1.4
-3.0
OECD Pasifik
0.9
0.5
0.5
0.5
-1.8
Non-OECD
22.2
28.0
29.4
29.3
0.9
Rusya
6.5
8.6
9.0
9.5
1.3
Diğer Geçiş Ekonomileri
1.6
4.1
4.9
5.4
4.1
Çin
3.2
2.8
2.5
2.1
-1.4
Hindistan
0.7
0.5
0.4
0.3
-2.5
Diğer Asya
1.6
1.4
1.1
0.7
-2.8
Brezilya
1.3
2.3
3.2
3.9
3.7
Diğer Latin Amerika
2.3
2.0
2.0
1.9
-0.5
Afrika
2.8
4.5
4.9
4.4
1.5
Orta Doğu
2.1
1.8
1.5
0.9
-2.7
OPEC
28.7
35.9
50.2
64.9
2.8
OPEC Orta Doğu
21.0
26.5
37.8
51.4
3.0
Endonezya
1.4
1.5
1.7
1.7
0.6
Diğer OPEC
6.3
7.9
10.7
11.8
1.9
Non-konvensiyonal petrol
1.1
3.0
5.6
9.9
7.7
Gaz-sıvı prosesleri
0.0
0.3
1.1
2.3
14.2
Proses kazançları
1.7
2.2
2.6
3.1
1.9
OPEC, %
38.4
40.4
48.3
54.1
1.2
OPEC Orta Doğu, %
28.1
29.8
36.4
42.9
1.4
Toplam Arz
75.0
88.8
104.0
120.0
1.6



Non-Konvensiyonal Hampetrol

Non-Konvensiyonal Hampetrol, petrol-shale’leri, petrol-kumlarından çıkarılan ürünler, kömürden elde edilen  sentetik petrol ürünleri ve sıvı ürünlerle, doğal gazdan ve biyokütleden elde edilen ürünleri kapsar.

2030 Yılına kadar olan dünya hampetrol arzının %8 kadarının non-konvensiyonal petrol yataklarından sağlanabileceği düşünülmektedir; 2000’de 1.1 mv/g olan arzın, 2030’da 9.9 mv/g seviyesine çıkacaktır. Bu artış non-konvensiyonal yataklardan ekonomik üretimlerin yapılabilmesini sağlayacak yeni teknolojilerin geliştirilmesiyle mümkün olabilecektir. Gaz-sıvı (GTL) fabrikaları bu tür yataklardan hampetrol üretimine önemli derecede katkı sağlayacak, 2000 yılı itibariyle 43 kv/gün olan üretimleri 2010’da 300 kv/güne, 2030’da 2.3 mv/güne yükselecektir.

Non-konvensiyonal hampetrol yataklarından en önemlileri Kanada’daki yağ kumları ve Venezüella’daki çok ağır bitümlü yataklardır. Bu iki bölgenin 580 milyar varil üretilebilir (recoverable) rezervleri olduğu tahmin edilmektedir; bu miktar Orta Doğudaki tüm konvensiyonal rezervlerden daha fazladır.


1.2. DOĞAL GAZ PAZARI

Dünyada doğal gaz kaynaklarının bölgesel dağılımına bakıldığında rezervlerin petrole göre daha geniş bir alanda dağıldığı görülmektedir. Ortadoğu Bölgesi petrol rezervlerinin %65’ine sahip olduğu halde doğal gaz rezervlerinin %36’sına sahip bulunmaktadır. Sınırlı petrol rezervlerine sahip bazı bölgeler doğal gaz kaynaklarının daha büyük bir kısmına sahiptirler.

Tablo-5: İspatlanmış Doğal Gaz Rezervleri


Trilyon m3, 2002
Pay, %
Kuzey Amerika, toplam
7.15
4.6%
Güney ve Merkez Amerika, toplam
7.08
4.5%
Avrupa ve Avrasya, toplam
61.04
39.2%
Ortadoğu, toplam
56.06
36.0%
Afrika, toplam
11.84
7.6%
Asya-Pasifik, toplam
12.61
8.1%
DÜNYA, toplam
155.78
100.0%




Şekil-4: İspatlanmış doğal gaz rezervlerinin dağılımı, 2002

Dünya doğal gaz rezervleri son yirmi yılda %100 oranında artış göstermiştir. 2002 yılı  itibarıyla dünya doğal gaz rezervlerinin 155.7 trilyon m3 olduğu tahmin edilmektedir. Son yirmi yılda rezerv artışları Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde, Ortadoğu, Güney ve Orta Amerika ile Asya Pasifik bölgelerindeki ülkelerde görülmüştür. En önemli artışlar Afrika kıtasında Cezayir ve Mısır’da ve Asya Pasifik bölgesinde görülmüştür.

Doğal Gaz Talebi

Doğal gaz talebinin, yenilenir enerji kaynakları (hidro enerji dışındaki) hariç diğer tüm yakıtlardan daha fazla olacağı, 2030 yılana kadar yıllık %2.4 artışla kömürden sonra ikinci en büyük enerji kaynağı haline geleceği, 2000-2030 yılları arasında tüketimin iki katına çıkarak dünya enerji talebi içindeki yerinin %24’den 28’ e yükseleceği tahmin edilmektedir (Şekil-1); tüketimin büyük bir kısmı yüksek verimli gaz türbinli güç jeneratörlerine olan talepten (~%60) kaynaklanacaktır.

Doğal gazın karbon içeriği diğer yakıtlara göre daha düşük olduğundan çevre kirliliği yönünden tercih edilen bir yakıttır ve bu özelliği nedeniyle gelecek yıllarda da öncelikli yakıt olacaktır. Gelişmekte olan Asya Devletlerinde, özellikle de Çin ve Latin Amerika’da talep artışı yüksek olacaktır (Tablo-6). Az da olsa, diğer doğal gaz talep artışı nedenleri, sentetik yakıt üreten gaz-sıvı fabrikaları ve yakıt pilleri için gerekli hidrojen üretimi olacaktır.

Doğal Gaz Arzı

Gaz kaynakları, talep artış projeksiyonunda saptanan miktarlardan daha fazladır. İspatlanmış rezervler 2001 yılı başında 165 tm3tür (trilyon metre küp). Global rezervlerin yarısı Rusya ve İran’dadır; 1970 yılında önemli derecede gaz rezervi olan ülkeler 50 kadarken yeni çalışmalar ve keşiflerle bugün 90 dolayına kadar artmıştır. İspatlanmış rezervler de dahil kalan rezervler USGS’ye (US Geological Survey) 386 tm3tür; uluslar arası gaz enformasyon merkezi (Cedigaz) nihai gaz rezervlerini 450-530 tm3 arasına vermektedir. Yapılan son çalışmalar mevcut üretim hızının korunması durumunda dünya gaz rezervlerinin 170-200 yıl yeteceği doğrultusundadır. Son 20 yılda ispatlanmış gaz rezervleri iki katına çıkmıştır; bunlar eski Sovyet Devletleri, Orta Doğu ve Asya/Pasifik bölgelerindedir. Şüphesiz gelecekte de yeni keşifler olacaktır.

Tablo-6: Dünya Doğal Gaz Talebi (milyar m3)


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
OECD Kuzey Amerika
788
992
1161
1,305
1.7
OECD Avrupa
482
640
799
901
2.1
OECD Pasifik
122
168
201
243
2.3
Geçiş Ekonomileri
609
748
876
945
1.5
Çin
32
61
109
162
5.5
Doğu Asya
83
139
200
248
3.7
Güney Asya
51
96
153
205
4.7
Latin Amerika
105
167
251
373
4.3
Orta Doğu
201
272
349
427
2.5
Afrika
53
95
155
239
5.2
Dünya
2,527
3,377
4,254
5,047
2.4
OECD (Organization for Economic Co-operation and Development): Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Organizasyonu



1.3. KÖMÜR PAZARI

Tablo-7: İspatlanmış Kömür Rezervleri


Milyon ton, 2002
Pay, %
Kuzey Amerika, toplam
257783
26.2%
Güney ve Merkez Amerika,toplam
21752
2.2%
Avrupa ve Avrasya, toplam
355370
36.1%
Afrika ve Ortadoğu, toplam
57077
5.8%
Asya-Pasifik, toplam
292471
29.7%
DÜNYA, toplam
984453
100.0%



Şekil-5: İspatlanmış kömür rezervlerinin dağılımı, 2002


Kömür Talebi

2000-2030 Yılları arasında dünya kömür talebindeki artışın 2/3’ünü Çin ve Hindistan karşılayacaktır; gelişmekte olan ülkeler yönünden bakıldığında bu oran dörtte üçtür. Bu dönemde kömür talebinin artacağı, fakat artışın petrol ve gaza kıyasla daha düşük olacağı tahmin edilmektedir. Global kömür tüketimi 2000-2030 arasında yılda %1.4 kadar olacaktır (Tablo-8); bunun toplam enerji tüketimi içindeki payı 2000’de %26, 2030’da %24 dolayında seyredecektir, artışın %90 kadarı güç üretimine harcanacaktır ( Şekil-6). Gelecekte, yeni teknolojilerin bulunması ve yaygınlaşmasıyla kömür daha cazip bir yakıt olacaktır.



Şekil-6: Sektörlere göre dünya kömür talebi

Kömür Arzı

Dünya kömür rezervleri çok fazladır ve dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış haldedir. Ekonomik olarak üretilebilir kömür rezervlerinin bir trilyon ton dolayında olduğu, veya şimdiki üretim hızıyla devam edildiğinde 200 yıllık rezerv bulunduğu tahmin edilmektedir; bunun yarısıI OECD ülkelerindedir. Uygulamada, üretim ekonomisi yönünden bir ülkedeki kömür rezervlerinin kalitesi ve jeolojik özellikleri, rezerv miktarından daha önemlidir; kalite bölgeden bölgeye değişir.

Kömür üretimi Çin, USA, Hindistan, Avustralya, Güney Afrika, Endonezya, Kanada, Kolombiya ve Venezüella’da artarken Avrupa ülkelerinde azalacaktır. Asya/Pasifik pazarının, Avustralya, Endonezya ve Çin tarafından, Avrupa-Atlantik pazarının da Güney Afrika, USA, Kolombiya ve Venezüella tarafından besleneceği görüşü hakimdir.

Tablo-8: Dünya Kömür Arzı, (Mtoe)


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
OECD kuzey Amerika
579
586
651
685
0.6
OECD Avrupa
319
298
287
283
-0.4
OECD Pasifik
184
205
221
215
0.5
Geçiş Ekonomileri
213
252
248
260
0.7
Afrika
91
105
131
174
2.2
Çin
659
854
1,059
1,278
2.2
Diğer Asya
281
366
487
655
2.9
Latin Amerika
23
27
33
44
2.3
Orta Doğu
7
9
12
14
2.6
Dünya
2,355
2,702
3,128
3,606
1.4



1.4. GÜÇ ÜRETİMİ

Elektrik

Dünya elektrik talebindeki artışın diğer enerji kaynaklarına kıyasla daha yüksek olacağı, 2000-2030 yılları arasında, ortalama %2.4/yıl artışla talebin iki katına çıkacağı ve toplam enerji tüketimi içindeki payının %18’den %22’ye yükseleceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler açısından bakıldığında elektrik talebi artış hızı %4/yıl olacaktır; yani, global elektrik talebinde bu ülkelerin 2000 yılındaki %27’lik payının, 2030 yılında %43 gibi bir değere yükselecektir.

Nükleer üretimin önümüzdeki 10 yılda en üst seviyesine çıkması ve derece derece azalması beklenmektedir. 2010 yılında nükleer gücün dünya enerji talebindeki payının ~%7 olacağı, 2030 yılında ise bu değerin %5’e düşeceği; toplam elektrik üretimindeki 2000 yılındaki %17 olan payının da azalacağı ve 2030 yılında %9’a kadar düşeceği tahmin edilmektedir. Nükleer üretim, çoğunluğu Asya’da olan çok az ülkede artacaktır. Nükleer üretimde en büyük düşüşün Kuzey Amerika ve Avrupa’da yaşanması beklenmektedir (Tablo-9).

Yakıt Çeşitleri

Elektrik üretiminin 2000-2030 yılları arasında %2.4/yıl hızla artacağı düşünülmektedir. Bugün için toplam elektrik üretiminde kullanılan temel yakıt %40 payla kömürdür; kalan %60’lık üretim, yaklaşık olarak eşit paylarla doğal gaz, nükleer güç ve hidroelektrik yoluyla yapılmaktadır. Yapılan projeksiyon çalışmaları gelecek 30 yılda çeşitli yakıtlar arasında doğal gazın başat konuma geçeceğini göstermektedir.

Elektrik üretiminde kullanılan çeşitli yakıtlar ve kaynakların 2000-2030 yılları arasındaki projeksiyonu aşağıdaki gibi özetlenebilir; yorumlarda toplam elektrik üretimi esas alınmıştır.

·         Kömür en büyük yakıt olma özelliğini sürdürecektir

·         Petrol, toplamdan azalan oranlarda pay almaya devam edecektir

·         Doğal gazın payı artacak, 2000’de %17, 2030’da %31’e yükselecektir

·         Nükleer güç üretimi az da olsa artacak, fakat toplamdaki payı azalacaktır

·         Hidroelektrik üretimi %60 dolayında artacak, fakat toplamdaki payı azalacaktır

·         Non-hidro yenilenebilir enerji %6/yıl artışla diğer kaynaklardan daha hızlı bir yükselme gösterecektir; projeksiyon periyodunda üretimi altı misline çıkacaktır; 2030 yılında dünya elektrik üretiminin %44’ünün bu kaynaklardan sağlanacak, bunu da %80’inin rüzgar ve biyokütleden elde edilecektir

·         Doğal gazdan elde edilen hidrojenle çalışan yakıt pilleri, özellikle 2020 yılından sonra yeni bir elektrik kaynağı konumuna gelecek ve 2030’da toplam elektrik üretiminin %1’ine yakın bir kısmını sağlayacaktır


Tablo-9: Dünya Elektrik Üretiminde Kullanılan Yakıtlar


2000
2010
2020
2030
Ort. yıllık artış (2000-2030), %
Brüt üretim (milyar kW saat)
15391
20037
25578
31524
2.4
Kömür
5989
7143
9075
11590
2.2
Petrol
1241
1348
1371
1326
0.2
Gaz
2676
4947
7696
9923
4.5
Hidrojen-Yakıt Pilleri
0
0
15
349
Nükleer
2586
2889
2758
2697
0.1
Hidro
2650
3188
3800
4259
1.6
Diğer Yenilenebilirler
249
521
863
1381
5.9
Toplam tüketim, (Mtpe)
1088
1419
1812
2235
2.4
Kendi kullanım ve kayıplar (Mtpe)
235
304
388
476
2.4
Endüstri
458
581
729
879
2.2
Mesken
305
408
532
674
2.7
Servisler
256
341
440
548
2.6
Diğer
68
89
111
133
2.3

Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi, özellikle 2020 yılından sonra önemli derecede artacaktır. Güneş enerjisinden elektrik üretimi 2000-2030 arasında %16/yıl artışla 92 TW saate ulaşacaktır. Jeotermal güç %4.3/yıl artış gösterecek ve toplam elektrik üretimindeki payını iki katına yükselterek %0.6’ya ulaşacaktır.

Şekil-7’de yenilenebilir kaynaklar kullanılarak elde edilen elektrik üretimleri görülmektedir. (TW saat = tetra watt saat= 1012 watt saat)



Şekil-7: Dünya yenilenebilir bazlı yakıtların elektrik üretimindeki payları


1.5. ORTA DOĞUDA PETROL

Orta doğu büyük petrol rezervleri bulunması kadar yüksek kapasiteli petrol rafinerileriyle de son on yılda çok önemli bir bölge konumuna gelmiştir. 1920 yılında potansiyel petrol rezervlerinin 5,820,000,000 varil olduğu tahmin edilmişti; 1945’de bu değer 18 milyar, 1948’de 32 milyar, 1951’de 48 milyar, 1953’de 64 milyar ve 1954 yılını sonunda 83 milyar varile yükseltmiştir. Bu durum bölgenin dünyadaki petrol rezervleri payını sürekli olarak artırmaktadır.

Dünya petrol rezervlerinin büyük bir bölümünü içeren orta doğu bölgesinin petrol tarihçesi aşağıda kısaca özetlenmiştir.

İngiliz-İran Yağ Şirketi (Anglo-Persian Oil Company): Ortadoğu’da ilk petrol arama ve çıkarma imtiyazı (60 yıllık) İran Şahı tarafından 1901 yılında William Knox D'Arcy adında bir İngiliz vatandaşına satıldı; ancak bir süre sonra D’Arcy maddi olanakları yetersizleştiğinde bu imtiyazı Burmah Yağ şirketine devretti ve  1909’da %50’si İngiliz özel girişimcilere ait olan İngiliz-İran Yağ Şirketi kuruldu. Şirket Abadan’da kurduğu rafineride 1913 yılında üretime başladı. Aynı yıl (1913) Winston Churchill şirketi kısmen millileştirerek petrol üretimini devlet kontrolüne aldı.

İngiliz-İran Yağ Şirketi 1950’de Abadan’daki rafineriyi Dünyanın en büyük rafinerisi haline getirdi. !951 yılında Muhammed Musaddık’ın İran’daki tüm endüstri kuruluşlarını, dolayısıyla petrolü de millileştirmesiyle İngilizler İran’dan çekildi ve rafineri işlemez hale geldi; 1954 yılına kadar İran’a ambargo uygulandı. 1954’de İran, yönetimin değişmesiyle konsorsiyumun bir üyesi olarak kabul edildi. Aynı yıl İngiliz-İran Yağ Şirketinin adı da değişerek British Petrol Şirketi (The British Petroleum Company) adını aldı.

Türk Petrol Şirketi (Turkish Petroleum Company): Osmanlı İmparatorluğu topraklarında petrol arama ve geliştirme çalışmaları için 1912 yılında kuruldu; şirketin %50’si İngiliz-İran yağ Şirketine aitti.

I. Dünya Savaşından önce Ortadoğu bölgesinin en önemli petrol şirketi İngiliz-İran Yağ Şirketiydi. Almanlar (Deutsche Bank) ve İngilizler (İngiliz İran Petrol Şirketi) 1912'de Londra'da Türk Petrol Şirketini kurdular; hisselerin %50’si Türkiye Milli Bankası'na (İngilizler tarafından kurulmuştur), %25’i Deutsche Bank'a (Almanlar tarafından kontrol edilen) ve %25’i de Royal Dutch-Shell (Hollanda-İngiliz ortaklığı) grubuna aitti. Hisselerden yüzde 5 oranında pay bir özel şahsa verildi.

Irak Petrol Şirketi (Iraq Petroleum Company): Irak Petrol Şirketinin ilk oluşumu I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması ve mevcut Türk Petrol Şirketinin 1918 yılında yeniden paylaşılmasıyla başlar. Almanlar savaşı kaybedince Fransızlar Türk Petrol Şirketindeki Deutsche Bank hisselerini (%25) satın aldı; böylece Musul'da geri kalan bütün petrol hakları İngilizlerin elinde kaldı.

Amerika Musul petrollerinin İngilizlerin eline geçmesinden rahatsızdı, şirketin, savaşın galipleri arasında paylaşılması gerektiğini ileri sürerek şirketten pay istiyordu. Ortadoğu Bölgesinde Kerkük yakınlarında 1927’de çok miktarda petrol bulundu, bunu takiben aynı yıl orta doğu bölgesinde bazı ülkeleri içine alan ‘Kırmızı Hat’ Antlaşması imzalandı (Şekil-8); Türkiye, Irak ve Suudi Arabistan hattın içine alınırken, Kuveyt ve İran dışarıda bırakıldı.

1928 yılında Amerika da Türk Petrol Şirketine ortak edildi; %5’lik hisse özel bir şahısa verilerek kalan kısım Standard Oil, Royal Dutch-Shell ve Anglo-Iran petrol şirketleri arasında paylaştırıldı. Türk Petrol Şirketinin adı 1929'da Irak Petrol Şirketi olarak değiştirildi. Çalışmalar kuzey Irak’ta, Kerkük yakınlarında, güneyde Suudi Arabistan ve Kuveyt sınırında sürdürüldü. Irak petrollerinin 1961 yılında %99.5’u, 1971’de de tamamı millileştirildi.


Şekil-8: ‘Kırmızı Hat’ Antlaşması sınırları

Arap Amerikan Petrol Şirketi (ARAMCO): 1930 yılında Kırmızı Hat Antlaşmasına dahil olmayan SoCal (ABD), önce Bahreyn’de ve sonra 1936 yılında da Texaco ile ortak olarak Suudi Kralı İbn-i Suud'dan aldığı imtiyazla S.Arabistan'da petrol buldu. SoCal ve Texaco, ARAMCO (1943 ) adı altında birleştiler.

Kuveyt Yağ Şirketi: 1938 yılında %50’şer hisseyle Gulf Oil veBP tarafından kuruldu.


1.6. TÜRKİYE’DE PETROL

Türkiye'de kamu adına hidrokarbon arama, sondaj, üretim, rafineri ve pazarlama faaliyetlerini yürütmek amacıyla 1954 yılında, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) kurulmuş,Ankara'da Genel Müdürlük, Adıyaman, Batman ve Trakya'da Bölge Müdürlükleri olarak teşkilatlandırılmıştır.

Türkiye’de petrol arama ve üretim faaliyetleri petrol yasası ile düzenlenmektedir. Bu yasaya göre Türkiye 18 petrol bölgesine ayrılmıştır. Arama yapmak isteyen şirketler bu bölgelerde yasanın koyduğu koşullarda üretim yapabilmektedirler.

1954-2004 Yılları arasında, Türkiye'deki jeolojik etütlerin %70'i, jeofizik etütlerin ve sondajların %76'sı TPAO tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu faaliyetler sonucunda, TPAO Türkiye toplam hampetrol üretiminin %55'ini, doğal gaz üretiminin ise %93'ünü gerçekleştirmiştir. 2004 sonu itibariyle, TPAO'nun yurtiçi ve yurtdışı sahalarından toplam petrol üretimi 510 milyon varile, doğal gaz üretimi ise 6.8 milyar m3'e ulaşmıştır. 2004'te yıllık 20.2 milyon varil olan toplam hidrokarbon üretiminin, 2009 yılında 55.1 milyon varile ulaşması hedeflenmiştir.

2002 yılında sondaj faaliyetlerimiz yoğun olarak Trakya ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sürdürülmüştür. 2003 yılında toplam hampetrol üretimi 11.1 milyon varil, doğal gaz üretimi ise toplam 566 milyon m3 olmuştur.

Keşfedilen sahaların derinlikleri en fazla 3500 metre dolayındadır. Bunlardan kaliteli petrol olarak tanımlanan 30-40 API graviteli petrol rezervleri çok sınırlıdır. Yurdumuzda genellikle ağır petrol olarak bilinen ve API gravitesi 10-25 arasında olan sahaların rezerv miktarları fazladır.

2003 yılında toplam hampetrol üretimi 11.1 milyon varil, doğal gaz üretimi ise toplam 566 milyon m3 dür. Doğal gaz 14 doğal gaz havzasından temin edilen bu miktar üretim toplam doğal gaz ihtiyacının %5’ini karşılamaktadır. Doğal gaz tüketimi ise 370 milyar kübik feet’dir. (10,5 milyar m3) Önümüzdeki dönemde, doğal gaz talebinin hızlı biçimde artacağı ve 2010 yılında ülkemiz ihtiyacının 55 milyar m3 olacağı tahmin edilmektedir. Doğal gazın enerji santrallerinde ve endüstride kullanımının artması beklenmektedir.


Şekil-9: 2003 yılı hampetrol ve doğal gaz üretimlerinin bölgelere göre dağılımı


Rafinasyonun Tarihi

TÜPRAŞ, Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi

Petrol rafinasyonu Yurdumuzda TÜPRAŞ, Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi ve Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi (ATAŞ) tarafından yapılmaktadır. Bu şirketlerin kuruluşu ve geçirdiği aşamalar aşağıda kısaca özetlenmiştir.

Boğaziçi Tasfiyehanesi: 1930 yılında Beykoz yakınında hampetrol işleme kapasitesi 40 ton/gün (13 200 ton/yıl) olan bu rafineri özel teşebbüs, "Türkiye Naft Sanayii A.Ş." adına Yaşua Biraderler tarafından kurulan ve Romanya hampetrolünü işleyen ilk rafineridir; 1934 yılında kapanmıştır.

Raman Deneme Tasfiyehanesi: Maden Tetkik Arama (MTA) tarafından 1940 yılında Raman dağında petrol bulununca, Maymune Boğazında 1942 yılında 10 ton/gün (3 300 ton/yıl) kapasiteli Raman Tecrübe Tasfiyehanesi kurulmuş ve 1945’de Batman'daki Pilot Rafineri faaliyete geçinceye kadar çalışmıştır.

Batman Deneme Tasfiyehanesi: MTA’ın 1945 yılında devreye aldığı bu rafinerinin hampetrol işleme kapasitesi 200 ton/gündür (66 000 ton/yıl); rafineri daha sonra TPAO'na devredilmiştir.

Batman Rafinerisi

MTA Enstitüsünün1951 yılında Raman ve Garzan'daki petrol sahalarında petrol arama faaliyetlerinden alınan olumlu sonuçlar paralelinde, 1955 yılında kurulan ve 1000 ton/gün (330 000 ton/yıl) kapasiteli rafineri, 1956’da TPAO'na devredilmiştir. Raman ve özellikle Garzan'daki petrol arama sahaları geliştirilerek Batman Rafinerisinin kapasitesi önce %75-100 oranında artırılmış, daha sonra (1960’da) 580 bin ton/yıla yükseltilmiştir. 1966 yılında mevcut sisteme yüksek oktanlı benzin ve LPG gazı üretmek üzere Reformer ve LPG üniteleri ilave edilmiş, 1972 yılında kapasitesi 1.1 milyon ton/yıla yükseltilmiştir.

Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi (ATAŞ)

1958 yılında Mersin'de Mobil Oil, Shell, Caltex ve B.P. tarafından kurulan şirketin adı Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi olup, kısa adı ATAŞ'dır. Petrol Kanunu hükümleri gereğince yabancı sermaye ile kurulan bu rafinerinin yıllık kapasitesi 3.2 milyon ton düzeyindeydi.

ATAŞ Şirketinin kurucularından CALTEX daha sonra ortaklıktan ayrılmıştır. Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketinde MOREF (Mobil Refining) %51, Shell %27, BP-Türk %17 ve Marmara Petrol % 5 hisseye sahiptir. 1969 yılında rafinerinin kapasitesi 4.4 milyon ton/yıla yükseltilmiştir.

İPRAŞ (İstanbul Petrol Rafinerisi A.Ş)

Tüpraş İzmit Rafinerisi

İPRAŞ rafinerisi, %51 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), %49 California Texas Oil Corp. (CALTEX) ortaklığıyla 1961 yılında İzmit’te kuruldu (1 milyon ton/yıl kapasiteli), hisselerin tamamı 1972’de TPAO’ya devredildi ve 1983 yılında da TÜPRAŞ adı altında yeni bir şirkete dönüştürüldü. TPAO'na bağlı olarak faaliyet gösteren İzmir ve Batman Rafinerileri ile yapımı devam eden Kırıkkale Rafinerisi de Tüpraşa devredilmiştir. İzmit Rafinerisi'nin 1961 yılında 1.0 milyon ton/yıl olan hampetrol işleme kapasitesi, 1967’de 2.2 1972’de 5.5, 1977’de 7.0, 1980’de 7.8, 1982’de 11.5 milyon ton/yıla çıkarılmıştır. Rafinerinin kuruluş aşamasında ABD teknolojisi kullanılmıştır.

Tüpraş İzmir Rafinerisi

İzmir'in Aliağa yöresinde 1967 Ağustos ayında temeli atılan İzmir Rafinerisi 1972 yılında işletmeye alınmıştır. Kuruluşunda 3 milyon ton/yıl olan hampetrol işleme kapasitesi, 1982 yılında 3.8 milyon ton/yıla, 1984 yılında 5.0 milyon ton/yıla ve 1987’de 10 milyon ton/yıla ulaşmıştır. Rafineride ayrıca 300000 ton/yıl kapasiteli madeniyağ kompleksi bulunmaktadır. 1988 yılında madeniyağ yağı üretim kapasitesi 175 bin ton/yıldan 300 bin ton/yıla çıkarılmıştır. Rafinerinin kuruluşunda ABD-RUSYA teknolojisi kullanılmıştır.

Tüpraş Kırıkkale Rafinerisi

Orta Anadolu Bölgesi'nin petrol ürünleri ihtiyacını karşılamak amacıyla TPAO ve Romanya Industrial Export Import ortaklığıyla kurulmuş olan 5.0 milyon ton/yıl kapasiteli Kırıkkale Rafinerisi 1986 yılında devreye alınmıştır. Hampetrol ikmali 447 Km. uzunluğunda 24 inçlik boru hattı ile yapılmaktadır. Rafinerinin kuruluşunda Romanya-ABD teknolojisi kullanılmıştır.

Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafineri Tesisleri

Petkim Petrokimya Holding A.Ş.'nin kurduğu ilk kompleks olan Yarımca Tesisleri 1970 yılında üretime başlamıştır. Daha yüksek kapasiteli Petrokimya Aliağa Kompleksinin 1983 yılında üretime başlamasının ardından Yarımca Kompleksi fabrikalarının bazıları kademeli olarak kapatılmış, diğer fabrikaları 2001 yılında Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.'ye devredilerek “Körfez Petrokimya ve Rafineri Müdürlüğü” adını almıştır.