1. ENERJİ KAYNAKLARI
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2000-2030 dönemini
kapsayan enerji projeksiyonu, enerji kullanımının artacağı, fosil yakıtların
enerji kaynakları arasında bugün olduğu gibi başat olmaya devam edeceği ve
gelişmekte olan ülkelerin enerji tüketimlerinin gelişmiş ülkelere hızla
yaklaşacağı yönündedir.
Global enerji talebinin 2000-2030 arasında yıllık ortalama
%1.7 oranında artarak ~15.3 milyar ton petrol eşdeğerine ulaşacağı tahmin
edilmektedir (Tablo-1, Şekil-1). Bu miktar bugünkü talebin 2/3 si
dolayındadır. Son 30 yıldaki yıllık talep artışının %2.1 olduğu düşünülürse,
artış hızının düşeceği söylenebilir.
Fosil yakıtları enerji talebindeki artışın yaklaşık %90’ını
karşılayarak birincil enerji kaynağı olma özelliğini koruyacak, global enerji
talebi 2000 yılındaki günde 75 milyon varil değerinden, yıllık %1.6’lık artışla
2030’da günde 120 varile yükselecektir.
Talep artışının dörtte üçünün taşımacılık sektöründen
kaynaklanacağı tahmin edilmektedir. Kara, deniz ve hava taşımacılığında petrol
ürünleri kullanımı tercihi devam edecek, dolayısıyla tüm bölgelerde, özellikle
de gelişmiş ülkelerde hafif ve orta distilat ürünlere olan talep artarken
çoğunlukla endüstride kullanılan ağır ürünler talebinde azalma görülecektir.
Tablo-1: Dünya
Enerji Talebi, Mtpe
1971
|
2000
|
2010
|
2030
|
Ort. yıllık artış
(2000-2030)%
|
|
Kömür
|
1449
|
2355
|
2702
|
3606
|
1.4
|
Petrol
|
2450
|
3604
|
4272
|
5769
|
1.6
|
Gaz
|
895
|
2085
|
2794
|
4203
|
2.4
|
Nükleer
|
29
|
674
|
753
|
703
|
0.1
|
Hidro
|
104
|
228
|
274
|
366
|
1.6
|
Diğer Yenilenir
|
73
|
233
|
336
|
618
|
3.3
|
Toplam
|
4999
|
9179
|
11132
|
15267
|
1.7
|
1.1. HAMPETROL PAZARI
Burada iki kavramın açıklanması gerekir; rezervler ve
ispatlanmış rezervler. (Tablo-2)
Rezervler: Keşfedilmiş kaynaklardan gelecekte ekonomik
olarak üretim yapılabileceği tahmin edilen gaz ve petrol miktarıdır.
İspatlanmış
Rezervler (Proved Reserves): Kazanılabilir
gaz ve petrol miktarının yüksek kesinlik derecesiyle saptanabildiği
rezervlerdir. Gerçek üretim miktarı, tahmin edilen ispatlanmış rezervlere eşit
veya daha fazladır.
Tablo-2:
İspatlanmış Hampetrol Rezervleri
Milyar ton, 2002
|
Pay, %
|
|
Kuzey Amerika, toplam
|
6.4
|
4.8%
|
Güney ve Merkez Amerika, toplam
|
14.1
|
9.4%
|
Avrupa ve Avrasya, toplam
|
13.3
|
9.3%
|
Ortadoğu, toplam
|
93.4
|
65.4%
|
Afrika, toplam
|
10.3
|
7.4%
|
Asya-Pasifik, toplam
|
5.2
|
3.7%
|
DÜNYA, toplam
|
142.7
|
100.0%
|
Şekil-2: İspatlanmış hampetrol rezervlerinin dağılımı, 2002
Hampetrol Talebi
Global enerji talebinin, 2000-2030 yılları arasında ekonomik
büyümeyle paralel olarak %1.7/yıl artışla 75 mv/günden 120 mv/güne yükseleceği
tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ekonomilerindeki talep
artışı OECD ülkelerinden daha fazla olacaktır; Asya devletleri, özellikle de
Çin ve Hindistan’ın enerji tüketimlerindeki artışın fazla olacağı
düşünülmektedir (Tablo-3).
Tablo-3: Dünya
Hampetrol Talebi, (milyon varil/gün)
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
Ort. yıllık artış
(2000-2030), %
|
|
OECD Kuzey Amerika
|
22.2
|
24.8
|
27.7
|
30.8
|
1.1
|
Meksika
|
1.9
|
2.3
|
2.9
|
3.5
|
2.0
|
OECD
Avrupa
|
14.1
|
15.3
|
16.0
|
16.4
|
0.5
|
OECD
Pasifik
|
8.5
|
9.5
|
10.3
|
10.5
|
0.7
|
Avrupa
|
12.3
|
13.2
|
13.7
|
13.9
|
0.4
|
Diğer
OECD Avrupa
|
1.9
|
2.1
|
2.4
|
2.5
|
1.0
|
Japonya, Avustralya, Y.Zelanda
|
6.4
|
6.9
|
7.2
|
7.0
|
0.3
|
Kore
|
2.1
|
2.6
|
3.1
|
3.4
|
1.6
|
OECD
Toplam
|
44.8
|
49.6
|
54.0
|
57.6
|
0.8
|
Geçiş
Ekonomileri
|
4.6
|
5.4
|
6.3
|
7.1
|
1.5
|
Rusya
|
2.7
|
3.1
|
3.7
|
4.4
|
1.7
|
Diğerleri
|
1.9
|
2.3
|
2.5
|
2.7
|
1.1
|
Çin
|
4.9
|
7.0
|
9.4
|
12.0
|
3.0
|
Endonezya
|
1.1
|
1.5
|
2.0
|
2.4
|
2.7
|
Diğer
Doğu Asya
|
3.2
|
4.4
|
5.7
|
7.0
|
2.7
|
Hindistan
|
2.1
|
3.0
|
4.2
|
5.6
|
3.3
|
Diğer
Güney Asya
|
0.5
|
0.8
|
1.2
|
1.8
|
4.0
|
Brezilya
|
1.8
|
2.4
|
3.1
|
3.8
|
2.5
|
Diğer
Latin Amerika
|
2.7
|
3.4
|
4.3
|
5.5
|
2.4
|
Afrika
|
2.0
|
2.9
|
3.9
|
5.4
|
3.3
|
Orta
Doğu
|
4.1
|
5.2
|
6.3
|
7.7
|
2.2
|
OECD
Olmayanlar
|
27.1
|
35.9
|
46.4
|
58.3
|
2.6
|
Bunkerler/Stok
Değişimleri
|
3.1
|
3.3
|
3.6
|
4.1
|
1.0
|
Toplam
Talep
|
75.0
|
88.8
|
104.0
|
120.0
|
1.6
|
OECD
(Organization for Economic Co-operation and Development): Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Organizasyonu
|
Hampetrol Üretimi
Konvensiyonal
Hampetrol
Konvensiyonal (geleneksel)
hampetrol, yeraltı rezervuarlardan geleneksel kuyular vasıtasıyla çıkarılan
petrol ve doğal gaz sıvıları olarak tanımlanır; doğal bitümlerin bulunduğu
derin su-kum yataklarından yapılan üretimler de bu gruptadır.Konvensiyonal hampetrol üretimi, bazı küçük
üreticilerin de gelişim göstermesine rağmen az sayıdaki üreticinin tekelinde
kalmaya devam edecektir. OPEC üyeleri, özellikle de Orta Doğu Pazar payını
artıracaktır. OPEC üyesi olamayan ülkelerin üretimleri 2010 yıllarında 48
mv/günle en üst seviyeye ulaşacak, sonra yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır.
Orta Doğu halen dünyadaki ispatlanmış hamperol rezervlerin yarıdan fazlasına,
keşfedilmemiş kaynakların da yaklaşık olarak %40’ına sahiptir.
2030 Yılına kadar yapılan tahminlere göre fosil yakıtları
talebin yaklaşık olarak %90’ını oluşturmaktadır; toplam talepteki pay 2000’deki
%87 değerinden 2030’da %89’a yükselmektedir. Petrol, %38 olan payının %37’ye
düşmesine karşın en önemli birinci enerji kaynağı olma özelliğini
sürdürecektir. 2000 yılında günde 75 mv (milyon varil) olan talebin, 2010’da
89, 2030’da 120 mv çıkacağı öngörülmektedir. Talepteki artışın büyük bir kısmı
taşımacılık sektöründen gelecektir. Petrol kara, deniz ve hava taşımacılığında
tercih edilen yakıt olmayı sürdürecektir; 2030 yılında taşımacılık sektörü tüm
hampetrolün %55’ini tüketeceği varsayılmaktadır (bugün için %47). Güç
üretiminde hampetrol kaynaklı yakıtların kullanımı aynı ağırlıkta devam
edecektir.
Şekil-3: Dünya birincil enerji talebi
OECD (Organization for Economic Co-operation and
Development): Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Organizasyonu:
OECD, serbest ekonomi
ve demokrasi ilkelerini benimsemiş olan gelişmiş ülkelerin kurduğu
uluslar arası bir organizasyondur; kökeni, II. Dünya Savaşından sonra
Avrupa’nın yeniden yapılandırılması için uygulanan Marshall Planına destek
amacıyla oluşturulan Avrupa Ekonomi İşbirliği Organizasyonudur (Organization
for European Economy Co-operation, OEEC). Üye ülkeler:
ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti,
Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İngiltere, İspanya, İsveç,
İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Kore, Lüksembourg, Macaristan, Meksika,
Norveç,Polonya, Portekiz, Slovak Cumhuriyeti, Türkiye, Yeni Zelanda,
Yunanistan
OPEC (The Organization of the Petroleum Exporting
Countries) Petrol İhraç Eden Ülkeler Organizasyonu
OPEC üye devletler arasında ekonomik ve düzenli üretim ve
ihracat, kararlı fiyat uygulaması ve ülkelerine gerekli kazancı sağlayacak
petrol politikalarını saptamak amacıyla 1960 yılında İran, Irak, Kuveyt, S.
Arabistan ve Venezüella’nın katılımıyla kuruldu, 1962’ye kadar altı ülkenin
(Katar, Endonezya, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya)
katılımıyla üye sayısı on bire yükseldi. Kuruluşundan itibaren ilk beş yıl
Cenova’da olan merkez 1965’de Viyana’ya nakledildi.
Kuruluşundan sonraki yirmi yıl içinde iki petrol krizi
yaşandı; 1973’deki Arap petrol ambargosu ve 1979’daki İran Devrimi. Yükselen
petrol fiyatları 1980’li yılların başında düşüşe geçti. Ancak Ortadoğu’daki
karışıklıklar 1986’da üçüncü, 1990 başında dördüncü petrol krizini yarattı.
Petrol fiyatlarında yaşanan krizler OECD üyesi olmayan ülkelerin üretimlerinin
artırmasıyla 1998’e kadar kararlı bir fiyat politikası yaşandı.
|
Tablo-4: Dünya
Hampetrol Arzı, Mv/Gün
(Milyon Varil/Gün)
(Milyon Varil/Gün)
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
Ort. yıllık artış
(2000-2030), %
|
|
Non-OPEC
|
43.4
|
47.8
|
45.7
|
42.1
|
-0.1
|
OECD
toplam
|
21.2
|
19.8
|
16.3
|
12.8
|
-1.7
|
OECD
Kuzey Amerika
|
13.6
|
14.0
|
12.3
|
9.9
|
-1.1
|
US
ve Kanada
|
10.1
|
9.9
|
8.3
|
7.1
|
-1.2
|
Meksika
|
3.5
|
4.1
|
4.0
|
2.7
|
-0.8
|
OECD
Avrupa
|
6.7
|
5.2
|
3.5
|
2.5
|
-3.3
|
EU
|
3.3
|
2.3
|
1.6
|
1.1
|
-3.5
|
Diğer
OECD Avrupa
|
3.4
|
3.0
|
1.9
|
1.4
|
-3.0
|
OECD
Pasifik
|
0.9
|
0.5
|
0.5
|
0.5
|
-1.8
|
Non-OECD
|
22.2
|
28.0
|
29.4
|
29.3
|
0.9
|
Rusya
|
6.5
|
8.6
|
9.0
|
9.5
|
1.3
|
Diğer
Geçiş Ekonomileri
|
1.6
|
4.1
|
4.9
|
5.4
|
4.1
|
Çin
|
3.2
|
2.8
|
2.5
|
2.1
|
-1.4
|
Hindistan
|
0.7
|
0.5
|
0.4
|
0.3
|
-2.5
|
Diğer
Asya
|
1.6
|
1.4
|
1.1
|
0.7
|
-2.8
|
Brezilya
|
1.3
|
2.3
|
3.2
|
3.9
|
3.7
|
Diğer
Latin Amerika
|
2.3
|
2.0
|
2.0
|
1.9
|
-0.5
|
Afrika
|
2.8
|
4.5
|
4.9
|
4.4
|
1.5
|
Orta
Doğu
|
2.1
|
1.8
|
1.5
|
0.9
|
-2.7
|
OPEC
|
28.7
|
35.9
|
50.2
|
64.9
|
2.8
|
OPEC
Orta Doğu
|
21.0
|
26.5
|
37.8
|
51.4
|
3.0
|
Endonezya
|
1.4
|
1.5
|
1.7
|
1.7
|
0.6
|
Diğer
OPEC
|
6.3
|
7.9
|
10.7
|
11.8
|
1.9
|
Non-konvensiyonal
petrol
|
1.1
|
3.0
|
5.6
|
9.9
|
7.7
|
Gaz-sıvı
prosesleri
|
0.0
|
0.3
|
1.1
|
2.3
|
14.2
|
Proses
kazançları
|
1.7
|
2.2
|
2.6
|
3.1
|
1.9
|
OPEC,
%
|
38.4
|
40.4
|
48.3
|
54.1
|
1.2
|
OPEC Orta Doğu, %
|
28.1
|
29.8
|
36.4
|
42.9
|
1.4
|
Toplam
Arz
|
75.0
|
88.8
|
104.0
|
120.0
|
1.6
|
Non-Konvensiyonal Hampetrol
Non-Konvensiyonal Hampetrol, petrol-shale’leri,
petrol-kumlarından çıkarılan ürünler, kömürden elde edilen sentetik petrol ürünleri ve sıvı ürünlerle,
doğal gazdan ve biyokütleden elde edilen ürünleri kapsar.
2030 Yılına kadar olan
dünya hampetrol arzının %8 kadarının non-konvensiyonal petrol yataklarından
sağlanabileceği düşünülmektedir; 2000’de 1.1 mv/g olan arzın, 2030’da 9.9 mv/g
seviyesine çıkacaktır. Bu artış non-konvensiyonal yataklardan ekonomik
üretimlerin yapılabilmesini sağlayacak yeni teknolojilerin geliştirilmesiyle
mümkün olabilecektir. Gaz-sıvı (GTL) fabrikaları bu tür yataklardan hampetrol
üretimine önemli derecede katkı sağlayacak, 2000 yılı itibariyle 43 kv/gün olan
üretimleri 2010’da 300 kv/güne, 2030’da 2.3 mv/güne yükselecektir.
Non-konvensiyonal hampetrol yataklarından en önemlileri
Kanada’daki yağ kumları ve Venezüella’daki çok ağır bitümlü yataklardır. Bu iki
bölgenin 580 milyar varil üretilebilir (recoverable) rezervleri olduğu tahmin
edilmektedir; bu miktar Orta Doğudaki tüm konvensiyonal rezervlerden daha
fazladır.
1.2. DOĞAL GAZ PAZARI
Dünyada doğal gaz
kaynaklarının bölgesel dağılımına bakıldığında rezervlerin petrole göre daha
geniş bir alanda dağıldığı görülmektedir. Ortadoğu Bölgesi petrol rezervlerinin
%65’ine sahip olduğu halde doğal gaz rezervlerinin %36’sına sahip
bulunmaktadır. Sınırlı petrol rezervlerine sahip bazı bölgeler doğal gaz kaynaklarının
daha büyük bir kısmına sahiptirler.
Tablo-5:
İspatlanmış Doğal Gaz Rezervleri
Trilyon m3, 2002
|
Pay, %
|
|
Kuzey
Amerika, toplam
|
7.15
|
4.6%
|
Güney
ve Merkez Amerika, toplam
|
7.08
|
4.5%
|
Avrupa
ve Avrasya, toplam
|
61.04
|
39.2%
|
Ortadoğu,
toplam
|
56.06
|
36.0%
|
Afrika,
toplam
|
11.84
|
7.6%
|
Asya-Pasifik,
toplam
|
12.61
|
8.1%
|
DÜNYA, toplam
|
155.78
|
100.0%
|
Şekil-4: İspatlanmış doğal gaz rezervlerinin dağılımı, 2002
Dünya doğal gaz rezervleri son yirmi yılda %100 oranında
artış göstermiştir. 2002 yılı itibarıyla
dünya doğal gaz rezervlerinin 155.7 trilyon m3 olduğu tahmin edilmektedir.
Son yirmi yılda rezerv artışları Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde, Ortadoğu, Güney
ve Orta Amerika ile Asya Pasifik bölgelerindeki ülkelerde görülmüştür. En
önemli artışlar Afrika kıtasında Cezayir ve Mısır’da ve Asya Pasifik bölgesinde
görülmüştür.
Doğal Gaz Talebi
Doğal gaz talebinin,
yenilenir enerji kaynakları (hidro enerji dışındaki) hariç diğer tüm
yakıtlardan daha fazla olacağı, 2030 yılana kadar yıllık %2.4 artışla kömürden
sonra ikinci en büyük enerji kaynağı haline geleceği, 2000-2030 yılları arasında
tüketimin iki katına çıkarak dünya enerji talebi içindeki yerinin %24’den 28’ e
yükseleceği tahmin edilmektedir (Şekil-1); tüketimin büyük bir kısmı yüksek
verimli gaz türbinli güç jeneratörlerine olan talepten (~%60) kaynaklanacaktır.
Doğal gazın karbon içeriği diğer yakıtlara göre daha düşük
olduğundan çevre kirliliği yönünden tercih edilen bir yakıttır ve bu özelliği
nedeniyle gelecek yıllarda da öncelikli yakıt olacaktır. Gelişmekte olan Asya
Devletlerinde, özellikle de Çin ve Latin Amerika’da talep artışı yüksek
olacaktır (Tablo-6). Az da olsa, diğer doğal gaz talep artışı nedenleri,
sentetik yakıt üreten gaz-sıvı fabrikaları ve yakıt pilleri için gerekli
hidrojen üretimi olacaktır.
Doğal Gaz Arzı
Gaz kaynakları,
talep artış projeksiyonunda saptanan miktarlardan daha fazladır. İspatlanmış
rezervler 2001 yılı başında 165 tm3tür (trilyon metre küp). Global rezervlerin
yarısı Rusya ve İran’dadır; 1970 yılında önemli derecede gaz rezervi olan
ülkeler 50 kadarken yeni çalışmalar ve keşiflerle bugün 90 dolayına kadar
artmıştır. İspatlanmış rezervler de dahil kalan rezervler USGS’ye (US
Geological Survey) 386 tm3tür;
uluslar arası gaz enformasyon merkezi (Cedigaz) nihai gaz rezervlerini 450-530 tm3 arasına vermektedir.
Yapılan son çalışmalar mevcut üretim hızının korunması durumunda dünya gaz
rezervlerinin 170-200 yıl yeteceği doğrultusundadır. Son 20 yılda ispatlanmış
gaz rezervleri iki katına çıkmıştır; bunlar eski Sovyet Devletleri, Orta Doğu
ve Asya/Pasifik bölgelerindedir. Şüphesiz gelecekte de yeni keşifler olacaktır.
Tablo-6: Dünya
Doğal Gaz Talebi (milyar m3)
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
Ort. yıllık artış
(2000-2030), %
|
|
OECD
Kuzey Amerika
|
788
|
992
|
1161
|
1,305
|
1.7
|
OECD
Avrupa
|
482
|
640
|
799
|
901
|
2.1
|
OECD
Pasifik
|
122
|
168
|
201
|
243
|
2.3
|
Geçiş
Ekonomileri
|
609
|
748
|
876
|
945
|
1.5
|
Çin
|
32
|
61
|
109
|
162
|
5.5
|
Doğu
Asya
|
83
|
139
|
200
|
248
|
3.7
|
Güney
Asya
|
51
|
96
|
153
|
205
|
4.7
|
Latin
Amerika
|
105
|
167
|
251
|
373
|
4.3
|
Orta
Doğu
|
201
|
272
|
349
|
427
|
2.5
|
Afrika
|
53
|
95
|
155
|
239
|
5.2
|
Dünya
|
2,527
|
3,377
|
4,254
|
5,047
|
2.4
|
OECD
(Organization for Economic Co-operation and Development): Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Organizasyonu
|
1.3. KÖMÜR PAZARI
Tablo-7:
İspatlanmış Kömür Rezervleri
Milyon ton, 2002
|
Pay, %
|
|
Kuzey Amerika, toplam
|
257783
|
26.2%
|
Güney ve Merkez Amerika,toplam
|
21752
|
2.2%
|
Avrupa ve Avrasya, toplam
|
355370
|
36.1%
|
Afrika ve Ortadoğu, toplam
|
57077
|
5.8%
|
Asya-Pasifik, toplam
|
292471
|
29.7%
|
DÜNYA, toplam
|
984453
|
100.0%
|
Kömür Talebi
2000-2030 Yılları arasında
dünya kömür talebindeki artışın 2/3’ünü Çin ve Hindistan karşılayacaktır;
gelişmekte olan ülkeler yönünden bakıldığında bu oran dörtte üçtür. Bu dönemde
kömür talebinin artacağı, fakat artışın petrol ve gaza kıyasla daha düşük
olacağı tahmin edilmektedir. Global kömür tüketimi 2000-2030 arasında yılda
%1.4 kadar olacaktır (Tablo-8); bunun toplam enerji tüketimi içindeki payı
2000’de %26, 2030’da %24 dolayında seyredecektir, artışın %90 kadarı güç
üretimine harcanacaktır ( Şekil-6). Gelecekte, yeni teknolojilerin bulunması
ve yaygınlaşmasıyla kömür daha cazip bir yakıt olacaktır.
Şekil-6: Sektörlere göre dünya kömür talebi
Kömür Arzı
Dünya kömür rezervleri çok fazladır ve dünyanın çeşitli
bölgelerine yayılmış haldedir. Ekonomik olarak üretilebilir kömür rezervlerinin
bir trilyon ton dolayında olduğu, veya şimdiki üretim hızıyla devam edildiğinde
200 yıllık rezerv bulunduğu tahmin edilmektedir; bunun yarısıI OECD
ülkelerindedir. Uygulamada, üretim ekonomisi yönünden bir ülkedeki kömür
rezervlerinin kalitesi ve jeolojik özellikleri, rezerv miktarından daha
önemlidir; kalite bölgeden bölgeye değişir.
Kömür üretimi Çin, USA, Hindistan, Avustralya, Güney Afrika,
Endonezya, Kanada, Kolombiya ve Venezüella’da artarken Avrupa ülkelerinde
azalacaktır. Asya/Pasifik pazarının, Avustralya, Endonezya ve Çin tarafından,
Avrupa-Atlantik pazarının da Güney Afrika, USA, Kolombiya ve Venezüella tarafından
besleneceği görüşü hakimdir.
Tablo-8: Dünya
Kömür Arzı, (Mtoe)
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
Ort. yıllık artış
(2000-2030), %
|
|
OECD
kuzey Amerika
|
579
|
586
|
651
|
685
|
0.6
|
OECD
Avrupa
|
319
|
298
|
287
|
283
|
-0.4
|
OECD
Pasifik
|
184
|
205
|
221
|
215
|
0.5
|
Geçiş
Ekonomileri
|
213
|
252
|
248
|
260
|
0.7
|
Afrika
|
91
|
105
|
131
|
174
|
2.2
|
Çin
|
659
|
854
|
1,059
|
1,278
|
2.2
|
Diğer
Asya
|
281
|
366
|
487
|
655
|
2.9
|
Latin
Amerika
|
23
|
27
|
33
|
44
|
2.3
|
Orta
Doğu
|
7
|
9
|
12
|
14
|
2.6
|
Dünya
|
2,355
|
2,702
|
3,128
|
3,606
|
1.4
|
1.4. GÜÇ ÜRETİMİ
Elektrik
Dünya elektrik talebindeki artışın diğer enerji kaynaklarına
kıyasla daha yüksek olacağı, 2000-2030 yılları arasında, ortalama %2.4/yıl
artışla talebin iki katına çıkacağı ve toplam enerji tüketimi içindeki payının
%18’den %22’ye yükseleceği tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler
açısından bakıldığında elektrik talebi artış hızı %4/yıl olacaktır; yani,
global elektrik talebinde bu ülkelerin 2000 yılındaki %27’lik payının, 2030
yılında %43 gibi bir değere yükselecektir.
Nükleer üretimin önümüzdeki 10 yılda en üst seviyesine
çıkması ve derece derece azalması beklenmektedir. 2010 yılında nükleer gücün
dünya enerji talebindeki payının ~%7 olacağı, 2030 yılında ise bu değerin %5’e
düşeceği; toplam elektrik üretimindeki 2000 yılındaki %17 olan payının da azalacağı
ve 2030 yılında %9’a kadar düşeceği tahmin edilmektedir. Nükleer üretim,
çoğunluğu Asya’da olan çok az ülkede artacaktır. Nükleer üretimde en büyük
düşüşün Kuzey Amerika ve Avrupa’da yaşanması beklenmektedir (Tablo-9).
Yakıt Çeşitleri
Elektrik üretiminin
2000-2030 yılları arasında %2.4/yıl hızla artacağı düşünülmektedir. Bugün için
toplam elektrik üretiminde kullanılan temel yakıt %40 payla kömürdür; kalan
%60’lık üretim, yaklaşık olarak eşit paylarla doğal gaz, nükleer güç ve
hidroelektrik yoluyla yapılmaktadır. Yapılan projeksiyon çalışmaları gelecek 30
yılda çeşitli yakıtlar arasında doğal gazın başat konuma geçeceğini göstermektedir.
Elektrik üretiminde kullanılan çeşitli yakıtlar ve
kaynakların 2000-2030 yılları arasındaki projeksiyonu aşağıdaki gibi
özetlenebilir; yorumlarda toplam elektrik üretimi esas alınmıştır.
·
Kömür en büyük yakıt olma özelliğini
sürdürecektir
·
Petrol, toplamdan azalan oranlarda pay almaya devam
edecektir
·
Doğal gazın payı artacak, 2000’de %17, 2030’da
%31’e yükselecektir
·
Nükleer güç üretimi az da olsa artacak, fakat
toplamdaki payı azalacaktır
·
Hidroelektrik üretimi %60 dolayında artacak,
fakat toplamdaki payı azalacaktır
·
Non-hidro yenilenebilir enerji %6/yıl artışla
diğer kaynaklardan daha hızlı bir yükselme gösterecektir; projeksiyon
periyodunda üretimi altı misline çıkacaktır; 2030 yılında dünya elektrik
üretiminin %44’ünün bu kaynaklardan sağlanacak, bunu da %80’inin rüzgar ve
biyokütleden elde edilecektir
·
Doğal gazdan elde edilen hidrojenle çalışan
yakıt pilleri, özellikle 2020 yılından sonra yeni bir elektrik kaynağı konumuna
gelecek ve 2030’da toplam elektrik üretiminin %1’ine yakın bir kısmını
sağlayacaktır
Tablo-9: Dünya
Elektrik Üretiminde Kullanılan Yakıtlar
2000
|
2010
|
2020
|
2030
|
Ort. yıllık artış (2000-2030),
%
|
|
Brüt üretim (milyar kW saat)
|
15391
|
20037
|
25578
|
31524
|
2.4
|
Kömür
|
5989
|
7143
|
9075
|
11590
|
2.2
|
Petrol
|
1241
|
1348
|
1371
|
1326
|
0.2
|
Gaz
|
2676
|
4947
|
7696
|
9923
|
4.5
|
Hidrojen-Yakıt Pilleri
|
0
|
0
|
15
|
349
|
–
|
Nükleer
|
2586
|
2889
|
2758
|
2697
|
0.1
|
Hidro
|
2650
|
3188
|
3800
|
4259
|
1.6
|
Diğer Yenilenebilirler
|
249
|
521
|
863
|
1381
|
5.9
|
Toplam tüketim, (Mtpe)
|
1088
|
1419
|
1812
|
2235
|
2.4
|
Kendi kullanım ve kayıplar (Mtpe)
|
235
|
304
|
388
|
476
|
2.4
|
Endüstri
|
458
|
581
|
729
|
879
|
2.2
|
Mesken
|
305
|
408
|
532
|
674
|
2.7
|
Servisler
|
256
|
341
|
440
|
548
|
2.6
|
Diğer
|
68
|
89
|
111
|
133
|
2.3
|
Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi,
özellikle 2020 yılından sonra önemli derecede artacaktır. Güneş enerjisinden
elektrik üretimi 2000-2030 arasında %16/yıl artışla 92 TW saate ulaşacaktır.
Jeotermal güç %4.3/yıl artış gösterecek ve toplam elektrik üretimindeki payını
iki katına yükselterek %0.6’ya ulaşacaktır.
Şekil-7’de yenilenebilir kaynaklar kullanılarak elde edilen elektrik üretimleri görülmektedir. (TW saat = tetra watt saat= 1012 watt saat)
Şekil-7’de yenilenebilir kaynaklar kullanılarak elde edilen elektrik üretimleri görülmektedir. (TW saat = tetra watt saat= 1012 watt saat)
Şekil-7: Dünya yenilenebilir bazlı yakıtların elektrik
üretimindeki payları
1.5. ORTA DOĞUDA
PETROL
Orta doğu büyük petrol rezervleri bulunması kadar yüksek
kapasiteli petrol rafinerileriyle de son on yılda çok önemli bir bölge konumuna
gelmiştir. 1920 yılında potansiyel petrol rezervlerinin 5,820,000,000 varil
olduğu tahmin edilmişti; 1945’de bu değer 18 milyar, 1948’de 32 milyar, 1951’de
48 milyar, 1953’de 64 milyar ve 1954 yılını sonunda 83 milyar varile
yükseltmiştir. Bu durum bölgenin dünyadaki petrol rezervleri payını sürekli
olarak artırmaktadır.
Dünya petrol rezervlerinin büyük bir bölümünü içeren orta
doğu bölgesinin petrol tarihçesi aşağıda kısaca özetlenmiştir.
İngiliz-İran Yağ Şirketi (Anglo-Persian Oil Company):
Ortadoğu’da ilk petrol arama ve çıkarma imtiyazı (60 yıllık) İran Şahı
tarafından 1901 yılında William Knox D'Arcy adında bir İngiliz vatandaşına
satıldı; ancak bir süre sonra D’Arcy maddi olanakları yetersizleştiğinde bu
imtiyazı Burmah Yağ şirketine devretti ve
1909’da %50’si İngiliz özel girişimcilere ait olan İngiliz-İran Yağ
Şirketi kuruldu. Şirket Abadan’da kurduğu rafineride 1913 yılında üretime
başladı. Aynı yıl (1913) Winston
Churchill şirketi kısmen millileştirerek petrol üretimini devlet
kontrolüne aldı.
İngiliz-İran Yağ Şirketi 1950’de Abadan’daki rafineriyi
Dünyanın en büyük rafinerisi haline getirdi. !951 yılında Muhammed Musaddık’ın
İran’daki tüm endüstri kuruluşlarını, dolayısıyla petrolü de millileştirmesiyle
İngilizler İran’dan çekildi ve rafineri işlemez hale geldi; 1954 yılına kadar İran’a
ambargo uygulandı. 1954’de İran, yönetimin değişmesiyle konsorsiyumun bir üyesi
olarak kabul edildi. Aynı yıl İngiliz-İran Yağ Şirketinin adı da değişerek
British Petrol Şirketi (The British
Petroleum Company) adını aldı.
Türk Petrol Şirketi (Turkish Petroleum Company): Osmanlı
İmparatorluğu topraklarında petrol arama ve geliştirme çalışmaları için 1912
yılında kuruldu; şirketin %50’si İngiliz-İran yağ Şirketine aitti.
I. Dünya Savaşından önce Ortadoğu bölgesinin en önemli
petrol şirketi İngiliz-İran Yağ Şirketiydi. Almanlar (Deutsche Bank) ve
İngilizler (İngiliz İran Petrol Şirketi) 1912'de Londra'da Türk Petrol
Şirketini kurdular; hisselerin %50’si Türkiye Milli Bankası'na (İngilizler
tarafından kurulmuştur), %25’i Deutsche Bank'a (Almanlar tarafından kontrol
edilen) ve %25’i de Royal Dutch-Shell (Hollanda-İngiliz ortaklığı) grubuna
aitti. Hisselerden yüzde 5 oranında pay bir özel şahsa verildi.
Irak Petrol Şirketi (Iraq Petroleum Company): Irak Petrol
Şirketinin ilk oluşumu I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğunun
yıkılması ve mevcut Türk Petrol Şirketinin 1918 yılında yeniden paylaşılmasıyla
başlar. Almanlar savaşı kaybedince Fransızlar Türk Petrol Şirketindeki Deutsche
Bank hisselerini (%25) satın aldı; böylece Musul'da geri kalan bütün petrol
hakları İngilizlerin elinde kaldı.
Amerika Musul petrollerinin İngilizlerin eline geçmesinden
rahatsızdı, şirketin, savaşın galipleri arasında paylaşılması gerektiğini ileri
sürerek şirketten pay istiyordu. Ortadoğu Bölgesinde Kerkük yakınlarında 1927’de çok miktarda
petrol bulundu, bunu takiben aynı yıl orta doğu bölgesinde bazı ülkeleri
içine alan ‘Kırmızı Hat’ Antlaşması imzalandı (Şekil-8); Türkiye, Irak ve
Suudi Arabistan hattın içine alınırken, Kuveyt ve İran dışarıda bırakıldı.
1928 yılında Amerika da Türk Petrol Şirketine ortak edildi;
%5’lik hisse özel bir şahısa verilerek kalan kısım Standard Oil, Royal Dutch-Shell ve Anglo-Iran
petrol şirketleri arasında paylaştırıldı. Türk Petrol Şirketinin adı 1929'da
Irak Petrol Şirketi olarak değiştirildi. Çalışmalar kuzey Irak’ta,
Kerkük yakınlarında, güneyde Suudi Arabistan ve Kuveyt sınırında sürdürüldü.
Irak petrollerinin 1961 yılında %99.5’u, 1971’de de tamamı millileştirildi.
Şekil-8: ‘Kırmızı Hat’ Antlaşması sınırları
Arap Amerikan Petrol Şirketi (ARAMCO): 1930 yılında
Kırmızı Hat Antlaşmasına dahil olmayan SoCal (ABD), önce Bahreyn’de ve sonra
1936 yılında da Texaco ile ortak olarak Suudi Kralı İbn-i Suud'dan aldığı
imtiyazla S.Arabistan'da petrol buldu. SoCal ve Texaco, ARAMCO (1943 ) adı
altında birleştiler.
Kuveyt Yağ Şirketi: 1938 yılında %50’şer hisseyle
Gulf Oil veBP tarafından kuruldu.
1.6. TÜRKİYE’DE
PETROL
Türkiye'de kamu adına hidrokarbon arama, sondaj, üretim,
rafineri ve pazarlama faaliyetlerini yürütmek amacıyla 1954 yılında, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) kurulmuş,Ankara'da Genel Müdürlük, Adıyaman,
Batman ve Trakya'da Bölge Müdürlükleri olarak teşkilatlandırılmıştır.
Türkiye’de petrol arama ve üretim faaliyetleri petrol yasası
ile düzenlenmektedir. Bu yasaya göre Türkiye 18 petrol bölgesine ayrılmıştır.
Arama yapmak isteyen şirketler bu bölgelerde yasanın koyduğu koşullarda üretim
yapabilmektedirler.
1954-2004 Yılları arasında, Türkiye'deki jeolojik etütlerin
%70'i, jeofizik etütlerin ve sondajların %76'sı TPAO tarafından
gerçekleştirilmiştir. Bu faaliyetler sonucunda, TPAO Türkiye toplam hampetrol
üretiminin %55'ini, doğal gaz üretiminin ise %93'ünü gerçekleştirmiştir. 2004
sonu itibariyle, TPAO'nun yurtiçi ve yurtdışı sahalarından toplam petrol
üretimi 510 milyon varile, doğal gaz üretimi ise 6.8 milyar m3'e
ulaşmıştır. 2004'te yıllık 20.2 milyon varil olan toplam hidrokarbon
üretiminin, 2009 yılında 55.1 milyon varile ulaşması hedeflenmiştir.
2002 yılında sondaj faaliyetlerimiz yoğun olarak Trakya ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sürdürülmüştür. 2003 yılında toplam hampetrol üretimi 11.1 milyon varil, doğal gaz üretimi ise toplam 566 milyon m3
olmuştur.
Keşfedilen sahaların derinlikleri en fazla 3500 metre
dolayındadır. Bunlardan kaliteli petrol olarak tanımlanan 30-40 API graviteli
petrol rezervleri çok sınırlıdır. Yurdumuzda genellikle ağır petrol olarak
bilinen ve API gravitesi 10-25 arasında olan sahaların rezerv miktarları
fazladır.
2003 yılında toplam
hampetrol üretimi 11.1 milyon varil,
doğal gaz üretimi ise toplam 566 milyon m3 dür. Doğal gaz 14
doğal gaz havzasından temin edilen bu miktar üretim toplam doğal gaz
ihtiyacının %5’ini karşılamaktadır. Doğal gaz tüketimi ise 370 milyar kübik
feet’dir. (10,5 milyar m3) Önümüzdeki dönemde, doğal gaz talebinin
hızlı biçimde artacağı ve 2010 yılında ülkemiz ihtiyacının 55 milyar m3
olacağı tahmin edilmektedir. Doğal gazın enerji santrallerinde ve endüstride
kullanımının artması beklenmektedir.
Şekil-9: 2003 yılı hampetrol ve doğal gaz üretimlerinin
bölgelere göre dağılımı
Rafinasyonun Tarihi
TÜPRAŞ, Türkiye
Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi
Petrol rafinasyonu Yurdumuzda TÜPRAŞ, Türkiye Petrol
Rafinerileri Anonim Şirketi ve Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi (ATAŞ)
tarafından yapılmaktadır. Bu şirketlerin kuruluşu ve geçirdiği aşamalar aşağıda
kısaca özetlenmiştir.
Boğaziçi Tasfiyehanesi: 1930 yılında Beykoz yakınında
hampetrol işleme kapasitesi 40 ton/gün (13 200 ton/yıl) olan bu rafineri özel
teşebbüs, "Türkiye Naft Sanayii A.Ş." adına Yaşua Biraderler
tarafından kurulan ve Romanya hampetrolünü işleyen ilk rafineridir; 1934
yılında kapanmıştır.
Raman Deneme Tasfiyehanesi: Maden Tetkik Arama (MTA)
tarafından 1940 yılında Raman dağında petrol bulununca, Maymune
Boğazında 1942 yılında 10 ton/gün (3 300 ton/yıl) kapasiteli Raman Tecrübe
Tasfiyehanesi kurulmuş ve 1945’de Batman'daki Pilot Rafineri faaliyete
geçinceye kadar çalışmıştır.
Batman Deneme Tasfiyehanesi: MTA’ın 1945 yılında
devreye aldığı bu rafinerinin hampetrol işleme kapasitesi 200 ton/gündür (66
000 ton/yıl); rafineri daha sonra TPAO'na devredilmiştir.
Batman Rafinerisi
MTA Enstitüsünün1951 yılında Raman ve Garzan'daki petrol
sahalarında petrol arama faaliyetlerinden alınan olumlu sonuçlar paralelinde,
1955 yılında kurulan ve 1000 ton/gün (330 000 ton/yıl) kapasiteli rafineri,
1956’da TPAO'na devredilmiştir. Raman ve özellikle Garzan'daki petrol arama
sahaları geliştirilerek Batman Rafinerisinin kapasitesi önce %75-100 oranında
artırılmış, daha sonra (1960’da) 580 bin ton/yıla yükseltilmiştir. 1966 yılında
mevcut sisteme yüksek oktanlı benzin ve LPG gazı üretmek üzere Reformer ve LPG
üniteleri ilave edilmiş, 1972 yılında kapasitesi 1.1 milyon ton/yıla
yükseltilmiştir.
Anadolu Tasfiyehanesi
Anonim Şirketi (ATAŞ)
1958 yılında Mersin'de Mobil Oil, Shell, Caltex ve B.P.
tarafından kurulan şirketin adı Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi olup, kısa
adı ATAŞ'dır. Petrol Kanunu hükümleri gereğince yabancı sermaye ile kurulan bu
rafinerinin yıllık kapasitesi 3.2 milyon ton düzeyindeydi.
ATAŞ Şirketinin kurucularından CALTEX daha sonra ortaklıktan
ayrılmıştır. Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketinde MOREF (Mobil Refining)
%51, Shell %27, BP-Türk %17 ve Marmara Petrol % 5 hisseye sahiptir. 1969
yılında rafinerinin kapasitesi 4.4 milyon ton/yıla yükseltilmiştir.
İPRAŞ (İstanbul
Petrol Rafinerisi A.Ş)
Tüpraş İzmit
Rafinerisi
İPRAŞ rafinerisi, %51 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
(TPAO), %49 California Texas Oil Corp. (CALTEX) ortaklığıyla 1961 yılında
İzmit’te kuruldu (1 milyon ton/yıl kapasiteli), hisselerin tamamı 1972’de
TPAO’ya devredildi ve 1983 yılında da TÜPRAŞ adı altında yeni bir şirkete
dönüştürüldü. TPAO'na bağlı olarak faaliyet gösteren İzmir ve Batman
Rafinerileri ile yapımı devam eden Kırıkkale Rafinerisi de Tüpraşa
devredilmiştir. İzmit Rafinerisi'nin 1961 yılında 1.0 milyon ton/yıl olan
hampetrol işleme kapasitesi, 1967’de 2.2 1972’de 5.5, 1977’de 7.0, 1980’de 7.8,
1982’de 11.5 milyon ton/yıla çıkarılmıştır. Rafinerinin kuruluş aşamasında ABD
teknolojisi kullanılmıştır.
Tüpraş İzmir
Rafinerisi
İzmir'in Aliağa yöresinde 1967 Ağustos ayında temeli atılan
İzmir Rafinerisi 1972 yılında işletmeye alınmıştır. Kuruluşunda 3 milyon
ton/yıl olan hampetrol işleme kapasitesi, 1982 yılında 3.8 milyon ton/yıla,
1984 yılında 5.0 milyon ton/yıla ve 1987’de 10 milyon ton/yıla ulaşmıştır.
Rafineride ayrıca 300000 ton/yıl kapasiteli madeniyağ kompleksi bulunmaktadır.
1988 yılında madeniyağ yağı üretim kapasitesi 175 bin ton/yıldan 300 bin
ton/yıla çıkarılmıştır. Rafinerinin kuruluşunda ABD-RUSYA teknolojisi
kullanılmıştır.
Tüpraş Kırıkkale
Rafinerisi
Orta Anadolu Bölgesi'nin petrol ürünleri ihtiyacını
karşılamak amacıyla TPAO ve Romanya Industrial Export Import ortaklığıyla
kurulmuş olan 5.0 milyon ton/yıl kapasiteli Kırıkkale Rafinerisi 1986 yılında
devreye alınmıştır. Hampetrol ikmali 447 Km. uzunluğunda 24 inçlik boru hattı
ile yapılmaktadır. Rafinerinin kuruluşunda Romanya-ABD teknolojisi
kullanılmıştır.
Tüpraş Körfez
Petrokimya ve Rafineri Tesisleri